11.Altı-Bag
Bodun Yazıtları
Altı-bag bodunun Göktürklerin İl
Kağan zamanında içinde bulunan karışıklık ve hoşnutsuzluk döneminin doğurduğu
zafiyet ortamından[1]
faydalanılarak Bayırkuların, Sır Tarduşların önderliğindeki isyanıyla oluşmaya
başlayan bir ittifaklar bütünü olduğu Gömeç’in verdiği bilgilere bakıldığında
fark edilebilir[2].
Ancak isminden de anlaşılacağı gibi atı-bagbodunu sadece Bayırku ve Sır
Tarduşlar oluşturmamaktadır. Onlara Uygur, Ediz, Tongra, Bugu, Apa-İsi gibi
Töles boylarının da aralarında bulunduğu Altı-bagbodun hakkında söylenenler
arasındadır[3].
Inal Öge isimli bir bey adına
dikildiği bildirilmiş olan[4] yazıt
dört satırdan ibaret olup Ulug-Hem Irmağı’nın sol kıyısındaki Bay-Bulun
bozkırında bulunmuştur[5]. İlk
defa S. V. Kiselev tarafından “NeizdanniyeNadpisiYeniseyskihKırgızov”,
VestnikDrevlleyIstorii, No 3’de metni yayınlanan yazıt [6] diğer
yazıtlarda bulunmayan ve nasıl okunması gerektiği hususunda mutabakat
bulunmadığı bir harf içermektedir. Bu yazıtın metninin Talât Tekin tarafından
Orhon Türkçesi Grameri isimli
eserinde ve “İkinci Bay-Bulun (=E 49) Yazıtı” isimli makalesinde yayınlamıştır.
Bugün yazıtın Minusinsk Müzesinde olduğu bilinmektedir[7].
İkinci Altı-Bag Bodun yazıtı ise
iki satırdan ibaret olan UyukTarlık[8] (ya
da Uyuk-Tarlak[9]
yazıtıdır. 1888 yılında bölgeye bir dizi keşif düzenleyen Fin heyeti tarafından[10]Uyug
nehri dolaylarında bulunduğu bilinmekle birlikte yazılı taşın ucunda kazılı
olan üç çizginin bir tamga olduğu düşünülmektedir[11].
Son Altı-BagBodun Yazıtı ise Yenisey
Yazıtları arasında zikredilen[12] ve
Kemçik Irmağının sağ tarafında, 8 km yukarısında bulunduğu ve Tograk adlı bir
Türk beyine ait olduğu söylenen Kemçik Kayabaşı Yazıtıdır[13]. On
satırdan oluşmasına rağmen son üç satırının hiç okunamayacak durumda olduğu
anlaşılan yazıtın[14] hem
sağ taraftan hem sol taraftan yazılmış olduğu anlaşılan satırları dikkat çeken
yanlarından biridir[15]. Orkunun
bir mezar taşı olmadığını zikrettiği[16]
yazıtta ismi geçen Inançu’nun IX. Yüzyılın ilk yarısında önemli seyahatler
yapmış ve Çin’den kız almış biri olduğu bilinmektedir[17].
12.TürgişYazıtarı
Bu yazıtlar iki tane olup bunlardan
bir tanesi Tuba III yazıtıdır ki Tes Köy’ü civarındaki Nijna köyüne giden
yoldan otuz kırk kulaç doğuda bulunan mezar tepelerinden 800 metre uzakta[18], Tes
ve Erba arasında Messerchmidt tarafından 1721’de bulunmuştur[19]. İlk
defa Strahlenberg tarafından neşredildiği bilinen yazıt üç satırdan ibarettir.
Yazıtın üçüncü satırındaki bilgilerden Türgişlere ait olduğu fark edilebilen[20] Tuba
III yazıtınının VIII. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir[21].Yazıtın
El Etmiş Kutluk Bilge Kağan olduğu düşünülen[22] Kara
Kan’a -yazıtta bu ismi kullanılmıştır- bağlı olan Ezğene adlı bir saray görevlisi
adına dikildiği yazıtın içeriğinden fark edilebilir[23].
Tuba III Yazıtında görülen şahıs
Ezgene’nin bağlı olduğunu söylediği Kara Kan’a elçi olarak gittiği anlaşılan
bir Türk elçisine ait olduğu bilinen yazıtın[24]Klementz
tarafından Uybat Nehri dolaylarında bulunmuştur ki bölgede UybatI’den başka
dört tane daha yazıtın olduğu bilinmektedir[25]. Ön
tarafında bir, sol tarafında iki ve sağ tarafında iki satır mevcut olmakla
toplanda beş satırın bulunduğu yazıtın[26]
içeriğine bakıldığı vakit bahsi geçen elçinin bir şad olduğuna yönelik bir
izlenimin uyanması mümkündür.Yazıtın üçüncü satırında geçen kısım[27] bu
şekilde algılanmadığı taktirde bahsi geçen yazıtın bir şad tarafından yazıldığını
kabul etmek gerecektir ki, çok sağlıklı görülmemektedir. Yazıtın ilim alemine Radloff tarafından
tanıtıldığı bilinmektedir[28].
13.
Diğer Türk Yazıtları
Diğer Türk boylarına ait yazılı
taşlar arasında zikredilmesi gereken taşlardan iki tanesi Oğuzlar’a aittir. Bunlardan
tengriken kelimesinin kullanışına ve
anlamına bir örnek teşkil etmek bağlamında Türk Kültür tarihi için ayrıca öneme
sahip olduğu düşünülebilen Hangita-hat yazıtıdır[29].
VII. yüzyılın sonlarına doğru Tokuz Oguz kağanının oğlu adına dikilmiş olup iki
satırdır ve ilk defa Y. Rintchen tarafından bahse mevzu edilmiştir[30]. Diğeri ise Barlık I Yazıtıdır ki Klementz
tarafından Barlık Nehri yakınlarında bulunduğu bilinmektedir[31]. Üç
satıdan ibaret olduğu bilinen yazıttan ilk kez Radloff’un bahsettiği
söylenmiştir[32].
Aynı taraflarda Barlık Yazıtı olarak adlandırılan yazıttan haricen üç yazıtın
daha var olduğu bilinmekle birlikte hepsinde aynı tamga görülebilir[33]. Bu yazıtlar hakkında diğer yazıtlarla
karşılaştırmalı bir şekilde incelendiğinde Oğuz boylarının teşkilatlanması
hakkında fikirlere varılabileceği söylenildiği gibi[34]köni, kang, konçuy, tengrikengibi kültür
tarihi açısından önemli olan kelimelerin kullanımlarına ve anlamlarına örnekler
sunmaları açısında da ayrıca önem taşıyabilecekleri düşünülebilir.
Kümül Yazıtları ise iki tane
olmakla diğer Türk yazıtlarındandır. Bu iki yazıttan biri Kümül Öge diye
birinin adına dikildiği bilinen Kejeelig-Hovu[35] ya
da diğer adıyla Kejilig-Hobu yazıtıdır. Kejilig bölgesinin Ejim kıyısında
bulunduğu söylenen yazıtın 1916 yılında Adrianov tarafından bulunduğu ve
hakkında ilk ciddi bilgilerin 1952 yılında Malov’un eseri aracılığıyla ilim âlemine
sunulduğu bilinmektedir[36].
Tekinin Orhun Türkçesi Grameri adlı
eserinin son kısmında verilen Mavlov nüshasına göre on satır[37]
Gömeç’in verdiği bilgilere göre ise on bir satır[38]
olarak görülen yazıt ögelik ünvanı
hakkında verilen bilgiler açısından ayrıca önemlidir. Yazıtta geçtiği bilinen “
katıglanıp, otuz yaşımg[a] Ögä boltum[39]”
kısmını Türk Kültür Tarihi açısında mertebelerin ve ünvanların çabalama ve emek
karşılığı olarak alındığını düşündürtebilir. Özellikle yukarıda Ögälik hakkında verilen bilgiler ile
birlikte düşünüldüğünde İslamiyet Öncesi Türklerinde katı ve değişmez, yani
dikey hareketliliği mümkün kılmayacak şekilde bir sosyal sınıflanma olmadığı
hususu için verilebilecek güzel bir örnek niteliğindedir. Yukarıda paylaşılan
satırda geçen katıglanıp
kelimesinin “çabalayıp” şeklindeki
çevirisi[40]
doğru ise mevcut çıkarımı geçersiz saymak için bir sebep yok gibidir. İkinci
Kümül Yazıtı ise Erhan Aydın’ın Yenisey Yazıtları arasında zikrettiği
Kızıl-Çıraa II Yazıtıdır. Yazıtın Bayan-Köl Irmağı yakınındaki Kızıl-Çıra
Bölgesinde olduğu zikredilmiştir[41] ki
bahsedilen bölge büyük ihtimalle adını Bayan-Köl Irmağının da sınırları
içerisinde bulunduğu Tuva Cumhuriyetinin merkezi olan Kızıl’dan almıştır[42].
Altı satır olduğu bilinen yazıtın[43] ilim
alemine Malov tarafından tanıtıldığı zikredilmiştir[44].
Yazıtın dördüncü satırından Kümüller’e ait
olduğu altıncı satırından ise Arslan KülügTirig oğlu Külüg Togan adında bir
kişi anısına dikildiği far edilebilir[45].
Az yazıtları ise iki tane olup
haklarında fazla bilgi bulunmamaktadır. Bayan-Kol isimli olanı Azların altı boy
halinde teşkilatlanmış konfederasyonun sınırlarını bildirmekle birlikte üç
satırdan ibarettir. Tuva’da bulunan yazıtlardan biri olduğu anlaşılan yazıt
hakkındaki bilgiler D. Vasilyev’in1976 basımlı “Tyurkskaya Runiçeskaya Nadpis
iz Okrestnostey Bayan-Kola (Tuva)”, SovyetskayaTyurkologiya
künyeli eserinden edinilmiştir[46]. Diğeri ise Mugur-Sargolyazıtırdır ki
Tannu-ola’nın batısında kaldığı bilinen[47] ve Altay
Dağlarında bulunmuş diğer kaya üzeri petroglifleri ile benzer bir takım
çizimler ile dolu olmasıyla da ilim camiasında duyulmuş[48]olan
Mugur bölgesinde bulunmuştur. Üç adet olduğu anlaşılan eserin I. olanı N. A.
Bakakov’un 1978 yılında yayınlanmış “NaskalnayaRuniçeskayaNadpis v
Terezennike-BuyukUriçişçaMugur-SargolTuvinskoy ASSR”, SovyetskayaEtnografiya,
No 3, Moskova künyeli eserinde, II. olanı Vasilyev’in"Novaya
DrevnetyurskayaNadpis iz Tuvi", ArkeologiçeskiyeOtkrıtiya, 1979, Moskova
künyeli eserinde ve III. olanı ise yine Vasilyev’inKorpusTyurkskihruniçeskihpamyatnikovbasseynaYeniseya isimli
eserinde işlenmiştir.
Türklere ait diğer üzeri yazılı
eserler ise Nagy-Szent-Miglos buluntularıdır. Nagy-Szent-Miglos ismiyle bilinen
bir bölgedeki Vuin köyünde bulunmuş olan yirmi üç parça üzeri yazılı tas,
kadeh, tabak çanaktan oluşan hazinenin Avrupa Hunları, Bulgarlar gibi Türk
topluluklarına ait olduğu söylenmiştir[49].
Grek harfleriyle yazıldığı gibi Köktürk harfleri ide de yazılı materyalin
bulunduğu bilinen hazinenin[50]
Peçeneklere ait olduğu ise son olarak Gyula Nemethtarafndan bildirilmiştir.
Nemeth bu fikrini ise iki önemli noktadan ileri sürmektedir. Bunlardan birincisi bahsi geçen yazılı
eserlerin içinde zikredilen Bataul
ismi ile KonstantinosPorphyrognnetos’un eserinde bahsedilen Peçenek kabile
reisinin isminin uyuşmasıdır. İkincisi ise eserlerin bulunduğu coğrafyanın
Arpatlar devrinde Peçeneklerin yaşadığı saha oluşudur. Diğer taraftan Nemeth’in
yazıları çözmesi ile bahsi geçen yazıların Peçenek-Kuman lehçesinde olduğunun
öğrenilmesi konu üzerinde şüphe bırakmayacak şekilde Nemeth’in fikrini doğrular
niteliktedir[51].
Dolayısıyla eserlerin IX. ya da X. Yüzyıllara ait olduğu düşünülmektedir[52].
Diğer bir Türk toplumuna ait
yazıtlar ise Bulgar yazıtlarıdır bazısının Grekçe ve bazısının Kiril alfebesi
ile yazıldığı bilinmektedir. Bunların arasında Pereslavın eski merkezinin kuzey
Batısında şans eseri bulunmuş bir mezardan çıkarıldığı tahmin edilen Grek
alfabesiyle yazılmış tasın çıktığı mezardaki tuğlalar üzerinde kayı tamgasına
benzer bir tamga bulunması ayrıca dikkat çekicidir[53]. Bulgar Yazıtları arasında bir diğer dikkat
çekici olan ise Madara Kaya Kabartması ve onun yazıtlarıdır. Şumnu’nun
doğusunda Madara Kasabası yakınlarında bulunduğu bilinen eserlerin IX. yüzyıl
Bulgarlarından Omurtag Han’ın babası adına yapıldığı bilinmekle birlikte 1872
yılında Felix Kanitz tarafından bulunduğu zikredilmiştir. Ancak Felix bu
atlının bir ThrakTanrı tasviri
olduğunu söylemiş ve Latince olduğunu bildirmesine rağmen Karel Skorpil
tarafından yazıtlarının okunmasıyla ve 1896 yılındaki son çalışmaları ile
birlikte bu eserlerin Bulgarlara ait olduğu ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan
kabartmadaki tasvirin ise Thrak
Tanrısı değil Omurtag Han’ın babası olduğu aydınlatılmıştır. Kabartmanın
kitabelerinin ise toplamda beş tanedir. Epeyce tahrip olduğu bildirilen
yazıtların Grekçe yazıldığı haklarında bahsedilenler arasındadır[54].
Bulgaristan’ın çeşitli yerlerinde buna benzer başka kitabelerin de olduğu
bilinmektedir[55].
Arkasında yazıt ve yazılı eserler
bırakan diğer bir Türk toplumu ise sekellerdir ki esasen menşeleri meselesinde
bir mutabakata varılamamış gibi durmaktadır. Gömeç’in Dokuz-Oğuz olduğunu iddia
etmesine karşın Orkun’un eserinde Macar ya da Avar kökenli olduklarını
düşünenlerin de var olduğu görülür. Sekellerden geriye kalan yazılı eserlerden
biri XVI. Yüzyılın başlarına ait olan Sekel yazıtıdır ki Kolozsvar şehrinde bir
kilisede bulunmuştur ki aslı bugün kayıptır. Ancak, Szilagy Samual’in 1749’da
çıkardığı kopya mevcut bulunmaktadır. Yazıtın varlığından ilk defa bir Cizvit
rahibi olduğu bilinen Kunits Frencz bahsetmiştir. Orkun’un eserinde verilen, transkripsiyonu
iki satır olan eserden başka iki heceden oluşan Erdel’de Bögöz köyündeki bir
kilisenin duvarında bulunmuş olan eser, Szekely-Udvarhely eyaletinin yirmi
kilometre kuzey-batısında bulunan Enleka bölgesinde yine bir kilise üzerine
yazılmış yazıt mevcuttur. Bunlardan başka Szekely-Udvarhely’in on beş kilometre
kuzey batısındaki Szekelyderzs mevkiinde bir kilise üzerindeki tuğlada yazılı
olan ve üç kelimeden ibaret olan yazıt mevcuttur[56]. Son sekel yazıtı ise İstanbul’a gelen bir
Sekel elçisinin kaldığı hanın duvarına yazdığı şikâyetlerinden oluştuğu bilinen
ve 1553’te kopya edilen yazıttır ki Thomsen Türkçe olduğuna karar verdikten
sonra Macarlar tarafından okunmuştur[57]. Bahsi
geçen han’ın zamanında Çemberli taşın karşısında bulunduğu bilinmektedir. Diğer
taraftan yazıtın müellifi olan elçinin Yavuz Sultan Selim’in tahta çıktığı
dönemde İstanbul’da olduğu bilindiği gibi yeni tahta çıkıştan dolayı bir müddet
İstanbul’da rehin tutulduğu ve gitmesine müsaade edilmediği bilinmektedir.
Yazıt üç satır olup transkripsiyonu Orkun’un Türk Yazıtları isimli eserinde bulunabilir[58].
[1]İl Kağan döneminin karışık ortamı
ve hoşnutsuzlukların sebepleri için
bkz.: Taşağıl, Göktürkler, s. 79-85.
[2]Saadettin Gömeç,”Köktürkçe
Kayıtlarda geçen Bayırkular”, Ankara
Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XVI/27, Ankara 1992, s. 1.
[3]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[4]Hatice Şirin User, “Hakasya
Bulgusu Eski Bir Türk Mezar Taşı: Açurı (Oçurı, Ye 26) Yazıtı”, Türk Bilig Dergisi, S. 17, Ankara 2009,
s. 166.
[5]Talat Tekin, “İkinci Bay-Bulun
(=E 49) Yazıtı”, Türk Dilleri
Araştırmaları, S. 10, Ankara 2000, s. 81.
[6]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[7]Osman Fikri
Sertkaya, “Göktürk Harfli Yazıtların Envanter, Alfabe ve Bibliografya Problemleri
Üzerine”, Dil Araştırmaları Dergisi,
S. 2, Ankara 2008, s. 17.
[8]Orkun, a.g.e., s. 31.
[9]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[10]Ercilasun, a.g.e., s. 152.
[11]Orkun, a.g.e., s. 441; ayrıca bkz. Gömeç., “Kaynakları”, s. 71.
[12]Ercilasun, a.g.e., s. 141.
[13]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[14]Orkun, a.g.e., s. 499.
[15]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[16]Orkun, a.g.e., s. 499.
[17]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[18]Orkun, a.g.e., s. 579.
[19]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[20]Orkun, a.g.e., s. 580.
[21]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[22]Aydın, a.g.m., s. 164.
[23]Orkun, a.g.e., s. 580.
[24]Aydın, a.g.m., s. 164.
[25]Orkun, a.g.e., s. 551.
[26]Gömeç, “ Kaynakları”, s. 70.
[27]Orkun, a.g.e., s. 551.
[28]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[29]Gömeç, “Terken”, s. 112.
[30]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[31]Orkun, a.g.e., s. 471.
[32]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[33]Orkun, a.g.e., s. 471-474.
[34]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[35]Tekin, Grameri, s. 234; User, a.g.m., s.
166.
[36]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[37]Tekin, Grameri, s. 234.
[38]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[39]Tekin, Grameri, s. 234.
[40]User, a.g.m., s. 166.
[41]Gömeç, “Kaynakları”, s.72.
[42]https://www.google.com.tr/maps/place/K%C4%B1z%C4%B1l,+Tuva+Cumhuriyeti,+Rusya/@51.579747,94.0528763,9.5z/data=!4m5!3m4!1s0x5d3b913e70db0529:0x859289ff5b238123!8m2!3d51.7150646!4d94.4574451(20.12.2016).
[43]Tekin, Grameri, s. 234; Ercilasun, a.g.e.,
s. 143.
[44]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[45]Tekin, Grameri, s. 234.
[46]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[47]Gömeç, “Köktürkçe Kaynaklarda Geçen Boy ve Kavim
Adları Üzerine”, Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Tarih İncelemeleri Dergisi, S. 10, İzmir
1995, s. 221.
[48]J. B. Harley-David Woodward, History of Cartography, C. 2., Chicago
1994, s. 6.
[49]Orkun, a.g.e., s. 379-381.
[50]Gömeç, “Kaynakları”, s. 73.
[51]Orkun,a.g.e., s. 381.
[52]Gömeç, “Kaynakları”, s. 73.
[53]OksanaMinaeva, “The Cup of
Sivinfrom Preslav, Bulgaria”, Laborativ Arkeologi,
S. 9., Stocholm 1996, s. 89.
[54]Ali Ahmetbeyoğlu, “Madara Kaya
Kabartması ve Kitabeleri”, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 34, İstanbul 1984, s. 35-40.
[55]Gömeç, “Kaynakları”, s. 73.
[56]Orkun, a.g.e., s. 659-701.
[57]Gömeç, “Kaynakları”, s. 74.
[58]Orkun, a.g.e., s. 693-696.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder