20 Temmuz 2017 Perşembe

Bazı Türk Yazıtları Hakkında Bilgiler III

11.Altı-Bag Bodun Yazıtları
Altı-bag bodunun Göktürklerin İl Kağan zamanında içinde bulunan karışıklık ve hoşnutsuzluk döneminin doğurduğu zafiyet ortamından[1] faydalanılarak Bayırkuların, Sır Tarduşların önderliğindeki isyanıyla oluşmaya başlayan bir ittifaklar bütünü olduğu Gömeç’in verdiği bilgilere bakıldığında fark edilebilir[2]. Ancak isminden de anlaşılacağı gibi atı-bagbodunu sadece Bayırku ve Sır Tarduşlar oluşturmamaktadır. Onlara Uygur, Ediz, Tongra, Bugu, Apa-İsi gibi Töles boylarının da aralarında bulunduğu Altı-bagbodun hakkında söylenenler arasındadır[3].
Inal Öge isimli bir bey adına dikildiği bildirilmiş olan[4] yazıt dört satırdan ibaret olup Ulug-Hem Irmağı’nın sol kıyısındaki Bay-Bulun bozkırında bulunmuştur[5]. İlk defa S. V. Kiselev tarafından “NeizdanniyeNadpisiYeniseyskihKırgızov”, VestnikDrevlleyIstorii, No 3’de metni yayınlanan yazıt [6] diğer yazıtlarda bulunmayan ve nasıl okunması gerektiği hususunda mutabakat bulunmadığı bir harf içermektedir. Bu yazıtın metninin Talât Tekin tarafından Orhon Türkçesi Grameri isimli eserinde ve “İkinci Bay-Bulun (=E 49) Yazıtı” isimli makalesinde yayınlamıştır. Bugün yazıtın Minusinsk Müzesinde olduğu bilinmektedir[7].
İkinci Altı-Bag Bodun yazıtı ise iki satırdan ibaret olan UyukTarlık[8] (ya da Uyuk-Tarlak[9] yazıtıdır. 1888 yılında bölgeye bir dizi keşif düzenleyen Fin heyeti tarafından[10]Uyug nehri dolaylarında bulunduğu bilinmekle birlikte yazılı taşın ucunda kazılı olan üç çizginin bir tamga olduğu düşünülmektedir[11].
Son Altı-BagBodun Yazıtı ise Yenisey Yazıtları arasında zikredilen[12] ve Kemçik Irmağının sağ tarafında, 8 km yukarısında bulunduğu ve Tograk adlı bir Türk beyine ait olduğu söylenen Kemçik Kayabaşı Yazıtıdır[13]. On satırdan oluşmasına rağmen son üç satırının hiç okunamayacak durumda olduğu anlaşılan yazıtın[14] hem sağ taraftan hem sol taraftan yazılmış olduğu anlaşılan satırları dikkat çeken yanlarından biridir[15]. Orkunun bir mezar taşı olmadığını zikrettiği[16] yazıtta ismi geçen Inançu’nun IX. Yüzyılın ilk yarısında önemli seyahatler yapmış ve Çin’den kız almış biri olduğu bilinmektedir[17].
12.TürgişYazıtarı
Bu yazıtlar iki tane olup bunlardan bir tanesi Tuba III yazıtıdır ki Tes Köy’ü civarındaki Nijna köyüne giden yoldan otuz kırk kulaç doğuda bulunan mezar tepelerinden 800 metre uzakta[18], Tes ve Erba arasında Messerchmidt tarafından 1721’de bulunmuştur[19]. İlk defa Strahlenberg tarafından neşredildiği bilinen yazıt üç satırdan ibarettir. Yazıtın üçüncü satırındaki bilgilerden Türgişlere ait olduğu fark edilebilen[20] Tuba III yazıtınının VIII. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir[21].Yazıtın El Etmiş Kutluk Bilge Kağan olduğu düşünülen[22] Kara Kan’a -yazıtta bu ismi kullanılmıştır- bağlı olan Ezğene adlı bir saray görevlisi adına dikildiği yazıtın içeriğinden fark edilebilir[23].
Tuba III Yazıtında görülen şahıs Ezgene’nin bağlı olduğunu söylediği Kara Kan’a elçi olarak gittiği anlaşılan bir Türk elçisine ait olduğu bilinen yazıtın[24]Klementz tarafından Uybat Nehri dolaylarında bulunmuştur ki bölgede UybatI’den başka dört tane daha yazıtın olduğu bilinmektedir[25]. Ön tarafında bir, sol tarafında iki ve sağ tarafında iki satır mevcut olmakla toplanda beş satırın bulunduğu yazıtın[26] içeriğine bakıldığı vakit bahsi geçen elçinin bir şad olduğuna yönelik bir izlenimin uyanması mümkündür.Yazıtın üçüncü satırında geçen kısım[27] bu şekilde algılanmadığı taktirde bahsi geçen yazıtın bir şad tarafından yazıldığını kabul etmek gerecektir ki, çok sağlıklı görülmemektedir.  Yazıtın ilim alemine Radloff tarafından tanıtıldığı bilinmektedir[28].
13. Diğer Türk Yazıtları
Diğer Türk boylarına ait yazılı taşlar arasında zikredilmesi gereken taşlardan iki tanesi Oğuzlar’a aittir. Bunlardan tengriken kelimesinin kullanışına ve anlamına bir örnek teşkil etmek bağlamında Türk Kültür tarihi için ayrıca öneme sahip olduğu düşünülebilen Hangita-hat yazıtıdır[29]. VII. yüzyılın sonlarına doğru Tokuz Oguz kağanının oğlu adına dikilmiş olup iki satırdır ve ilk defa Y. Rintchen tarafından bahse mevzu edilmiştir[30].  Diğeri ise Barlık I Yazıtıdır ki Klementz tarafından Barlık Nehri yakınlarında bulunduğu bilinmektedir[31]. Üç satıdan ibaret olduğu bilinen yazıttan ilk kez Radloff’un bahsettiği söylenmiştir[32]. Aynı taraflarda Barlık Yazıtı olarak adlandırılan yazıttan haricen üç yazıtın daha var olduğu bilinmekle birlikte hepsinde aynı tamga görülebilir[33].  Bu yazıtlar hakkında diğer yazıtlarla karşılaştırmalı bir şekilde incelendiğinde Oğuz boylarının teşkilatlanması hakkında fikirlere varılabileceği söylenildiği gibi[34]köni, kang, konçuy, tengrikengibi kültür tarihi açısından önemli olan kelimelerin kullanımlarına ve anlamlarına örnekler sunmaları açısında da ayrıca önem taşıyabilecekleri düşünülebilir.
Kümül Yazıtları ise iki tane olmakla diğer Türk yazıtlarındandır. Bu iki yazıttan biri Kümül Öge diye birinin adına dikildiği bilinen Kejeelig-Hovu[35] ya da diğer adıyla Kejilig-Hobu yazıtıdır. Kejilig bölgesinin Ejim kıyısında bulunduğu söylenen yazıtın 1916 yılında Adrianov tarafından bulunduğu ve hakkında ilk ciddi bilgilerin 1952 yılında Malov’un eseri aracılığıyla ilim âlemine sunulduğu bilinmektedir[36]. Tekinin Orhun Türkçesi Grameri adlı eserinin son kısmında verilen Mavlov nüshasına göre on satır[37] Gömeç’in verdiği bilgilere göre ise on bir satır[38] olarak görülen yazıt ögelik ünvanı hakkında verilen bilgiler açısından ayrıca önemlidir. Yazıtta geçtiği bilinen “ katıglanıp, otuz yaşımg[a] Ögä boltum[39]” kısmını Türk Kültür Tarihi açısında mertebelerin ve ünvanların çabalama ve emek karşılığı olarak alındığını düşündürtebilir. Özellikle yukarıda Ögälik hakkında verilen bilgiler ile birlikte düşünüldüğünde İslamiyet Öncesi Türklerinde katı ve değişmez, yani dikey hareketliliği mümkün kılmayacak şekilde bir sosyal sınıflanma olmadığı hususu için verilebilecek güzel bir örnek niteliğindedir. Yukarıda paylaşılan satırda geçen katıglanıp kelimesinin  “çabalayıp” şeklindeki çevirisi[40] doğru ise mevcut çıkarımı geçersiz saymak için bir sebep yok gibidir. İkinci Kümül Yazıtı ise Erhan Aydın’ın Yenisey Yazıtları arasında zikrettiği Kızıl-Çıraa II Yazıtıdır. Yazıtın Bayan-Köl Irmağı yakınındaki Kızıl-Çıra Bölgesinde olduğu zikredilmiştir[41] ki bahsedilen bölge büyük ihtimalle adını Bayan-Köl Irmağının da sınırları içerisinde bulunduğu Tuva Cumhuriyetinin merkezi olan Kızıl’dan almıştır[42]. Altı satır olduğu bilinen yazıtın[43] ilim alemine Malov tarafından tanıtıldığı zikredilmiştir[44]. Yazıtın dördüncü  satırından Kümüller’e ait olduğu altıncı satırından ise Arslan KülügTirig oğlu Külüg Togan adında bir kişi anısına dikildiği far edilebilir[45].
Az yazıtları ise iki tane olup haklarında fazla bilgi bulunmamaktadır. Bayan-Kol isimli olanı Azların altı boy halinde teşkilatlanmış konfederasyonun sınırlarını bildirmekle birlikte üç satırdan ibarettir. Tuva’da bulunan yazıtlardan biri olduğu anlaşılan yazıt hakkındaki bilgiler D. Vasilyev’in1976 basımlı “Tyurkskaya Runiçeskaya Nadpis iz Okrestnostey Bayan-Kola (Tuva)”, SovyetskayaTyurkologiya künyeli eserinden edinilmiştir[46].  Diğeri ise Mugur-Sargolyazıtırdır ki Tannu-ola’nın batısında kaldığı bilinen[47] ve Altay Dağlarında bulunmuş diğer kaya üzeri petroglifleri ile benzer bir takım çizimler ile dolu olmasıyla da ilim camiasında duyulmuş[48]olan Mugur bölgesinde bulunmuştur. Üç adet olduğu anlaşılan eserin I. olanı N. A. Bakakov’un 1978 yılında yayınlanmış “NaskalnayaRuniçeskayaNadpis v Terezennike-BuyukUriçişçaMugur-SargolTuvinskoy ASSR”, SovyetskayaEtnografiya, No 3, Moskova künyeli eserinde, II. olanı Vasilyev’in"Novaya DrevnetyurskayaNadpis iz Tuvi", ArkeologiçeskiyeOtkrıtiya, 1979, Moskova künyeli eserinde ve III. olanı ise yine Vasilyev’inKorpusTyurkskihruniçeskihpamyatnikovbasseynaYeniseya isimli eserinde işlenmiştir.
Türklere ait diğer üzeri yazılı eserler ise Nagy-Szent-Miglos buluntularıdır. Nagy-Szent-Miglos ismiyle bilinen bir bölgedeki Vuin köyünde bulunmuş olan yirmi üç parça üzeri yazılı tas, kadeh, tabak çanaktan oluşan hazinenin Avrupa Hunları, Bulgarlar gibi Türk topluluklarına ait olduğu söylenmiştir[49]. Grek harfleriyle yazıldığı gibi Köktürk harfleri ide de yazılı materyalin bulunduğu bilinen hazinenin[50] Peçeneklere ait olduğu ise son olarak Gyula Nemethtarafndan bildirilmiştir. Nemeth bu fikrini ise iki önemli noktadan ileri sürmektedir.  Bunlardan birincisi bahsi geçen yazılı eserlerin içinde zikredilen Bataul ismi ile KonstantinosPorphyrognnetos’un eserinde bahsedilen Peçenek kabile reisinin isminin uyuşmasıdır. İkincisi ise eserlerin bulunduğu coğrafyanın Arpatlar devrinde Peçeneklerin yaşadığı saha oluşudur. Diğer taraftan Nemeth’in yazıları çözmesi ile bahsi geçen yazıların Peçenek-Kuman lehçesinde olduğunun öğrenilmesi konu üzerinde şüphe bırakmayacak şekilde Nemeth’in fikrini doğrular niteliktedir[51]. Dolayısıyla eserlerin IX. ya da X. Yüzyıllara ait olduğu düşünülmektedir[52].
Diğer bir Türk toplumuna ait yazıtlar ise Bulgar yazıtlarıdır bazısının Grekçe ve bazısının Kiril alfebesi ile yazıldığı bilinmektedir. Bunların arasında Pereslavın eski merkezinin kuzey Batısında şans eseri bulunmuş bir mezardan çıkarıldığı tahmin edilen Grek alfabesiyle yazılmış tasın çıktığı mezardaki tuğlalar üzerinde kayı tamgasına benzer bir tamga bulunması ayrıca dikkat çekicidir[53].  Bulgar Yazıtları arasında bir diğer dikkat çekici olan ise Madara Kaya Kabartması ve onun yazıtlarıdır. Şumnu’nun doğusunda Madara Kasabası yakınlarında bulunduğu bilinen eserlerin IX. yüzyıl Bulgarlarından Omurtag Han’ın babası adına yapıldığı bilinmekle birlikte 1872 yılında Felix Kanitz tarafından bulunduğu zikredilmiştir. Ancak Felix bu atlının bir ThrakTanrı tasviri olduğunu söylemiş ve Latince olduğunu bildirmesine rağmen Karel Skorpil tarafından yazıtlarının okunmasıyla ve 1896 yılındaki son çalışmaları ile birlikte bu eserlerin Bulgarlara ait olduğu ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan kabartmadaki tasvirin ise Thrak Tanrısı değil Omurtag Han’ın babası olduğu aydınlatılmıştır. Kabartmanın kitabelerinin ise toplamda beş tanedir. Epeyce tahrip olduğu bildirilen yazıtların Grekçe yazıldığı haklarında bahsedilenler arasındadır[54]. Bulgaristan’ın çeşitli yerlerinde buna benzer başka kitabelerin de olduğu bilinmektedir[55].
Arkasında yazıt ve yazılı eserler bırakan diğer bir Türk toplumu ise sekellerdir ki esasen menşeleri meselesinde bir mutabakata varılamamış gibi durmaktadır. Gömeç’in Dokuz-Oğuz olduğunu iddia etmesine karşın Orkun’un eserinde Macar ya da Avar kökenli olduklarını düşünenlerin de var olduğu görülür. Sekellerden geriye kalan yazılı eserlerden biri XVI. Yüzyılın başlarına ait olan Sekel yazıtıdır ki Kolozsvar şehrinde bir kilisede bulunmuştur ki aslı bugün kayıptır. Ancak, Szilagy Samual’in 1749’da çıkardığı kopya mevcut bulunmaktadır. Yazıtın varlığından ilk defa bir Cizvit rahibi olduğu bilinen Kunits Frencz bahsetmiştir. Orkun’un eserinde verilen, transkripsiyonu iki satır olan eserden başka iki heceden oluşan Erdel’de Bögöz köyündeki bir kilisenin duvarında bulunmuş olan eser, Szekely-Udvarhely eyaletinin yirmi kilometre kuzey-batısında bulunan Enleka bölgesinde yine bir kilise üzerine yazılmış yazıt mevcuttur. Bunlardan başka Szekely-Udvarhely’in on beş kilometre kuzey batısındaki Szekelyderzs mevkiinde bir kilise üzerindeki tuğlada yazılı olan ve üç kelimeden ibaret olan yazıt mevcuttur[56].   Son sekel yazıtı ise İstanbul’a gelen bir Sekel elçisinin kaldığı hanın duvarına yazdığı şikâyetlerinden oluştuğu bilinen ve 1553’te kopya edilen yazıttır ki Thomsen Türkçe olduğuna karar verdikten sonra Macarlar tarafından okunmuştur[57]. Bahsi geçen han’ın zamanında Çemberli taşın karşısında bulunduğu bilinmektedir. Diğer taraftan yazıtın müellifi olan elçinin Yavuz Sultan Selim’in tahta çıktığı dönemde İstanbul’da olduğu bilindiği gibi yeni tahta çıkıştan dolayı bir müddet İstanbul’da rehin tutulduğu ve gitmesine müsaade edilmediği bilinmektedir. Yazıt üç satır olup transkripsiyonu Orkun’un Türk Yazıtları isimli eserinde bulunabilir[58].



[1]İl Kağan döneminin karışık ortamı ve hoşnutsuzlukların sebepleri  için bkz.: Taşağıl, Göktürkler, s. 79-85.
[2]Saadettin Gömeç,”Köktürkçe Kayıtlarda geçen Bayırkular”, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XVI/27, Ankara 1992, s. 1.
[3]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[4]Hatice Şirin User, “Hakasya Bulgusu Eski Bir Türk Mezar Taşı: Açurı (Oçurı, Ye 26) Yazıtı”, Türk Bilig Dergisi, S. 17, Ankara 2009, s. 166.
[5]Talat Tekin, “İkinci Bay-Bulun (=E 49) Yazıtı”, Türk Dilleri Araştırmaları, S. 10, Ankara 2000, s. 81.
[6]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[7]Osman Fikri Sertkaya, “Göktürk Harfli Yazıtların Envanter, Alfabe ve Bibliografya Problemleri Üzerine”, Dil Araştırmaları Dergisi, S. 2, Ankara 2008, s. 17.
[8]Orkun, a.g.e., s. 31.
[9]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[10]Ercilasun, a.g.e., s. 152.
[11]Orkun, a.g.e., s. 441; ayrıca bkz. Gömeç., “Kaynakları”, s. 71.
[12]Ercilasun, a.g.e., s. 141.
[13]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[14]Orkun, a.g.e., s. 499.
[15]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[16]Orkun, a.g.e., s. 499.
[17]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[18]Orkun, a.g.e., s. 579.
[19]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[20]Orkun, a.g.e., s. 580.
[21]Gömeç, “Kaynakları”, s.  70.
[22]Aydın, a.g.m., s. 164.
[23]Orkun, a.g.e., s. 580.
[24]Aydın, a.g.m., s. 164.
[25]Orkun, a.g.e., s. 551.
[26]Gömeç, “ Kaynakları”, s. 70.
[27]Orkun, a.g.e., s. 551.
[28]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[29]Gömeç, “Terken”, s. 112.
[30]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[31]Orkun, a.g.e., s. 471.
[32]Gömeç, “Kaynakları”, s. 71.
[33]Orkun, a.g.e., s. 471-474.
[34]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[35]Tekin, Grameri, s. 234; User, a.g.m., s.  166.
[36]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[37]Tekin, Grameri, s. 234.
[38]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[39]Tekin, Grameri, s. 234.
[40]User, a.g.m., s. 166.
[41]Gömeç, “Kaynakları”,  s.72.
[42]https://www.google.com.tr/maps/place/K%C4%B1z%C4%B1l,+Tuva+Cumhuriyeti,+Rusya/@51.579747,94.0528763,9.5z/data=!4m5!3m4!1s0x5d3b913e70db0529:0x859289ff5b238123!8m2!3d51.7150646!4d94.4574451(20.12.2016).
[43]Tekin, Grameri, s. 234; Ercilasun, a.g.e., s. 143.
[44]Gömeç, “Kaynakları”, s. 72.
[45]Tekin, Grameri, s. 234.
[46]Gömeç, “Kaynakları”, s.  72.
[47]Gömeç,  “Köktürkçe Kaynaklarda Geçen Boy ve Kavim Adları Üzerine”, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Tarih İncelemeleri Dergisi, S. 10, İzmir 1995, s. 221.
[48]J. B. Harley-David Woodward, History of Cartography, C. 2., Chicago 1994, s. 6.
[49]Orkun, a.g.e., s. 379-381.
[50]Gömeç, “Kaynakları”, s. 73.
[51]Orkun,a.g.e., s. 381.
[52]Gömeç, “Kaynakları”, s. 73.
[53]OksanaMinaeva, “The Cup of Sivinfrom Preslav, Bulgaria”, Laborativ Arkeologi, S. 9., Stocholm 1996, s. 89.
[54]Ali Ahmetbeyoğlu, “Madara Kaya Kabartması ve Kitabeleri”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 34, İstanbul 1984, s. 35-40.
[55]Gömeç, “Kaynakları”, s. 73.
[56]Orkun, a.g.e., s. 659-701.
[57]Gömeç, “Kaynakları”,  s. 74.
[58]Orkun, a.g.e., s. 693-696.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Genel Türk Tarihi Hakkında Bilgi Veren Bazı Seyahatnameler

Fa Hsien Seyahatnamesi: Fa hisen 337-422 yılları arasında yaşadığı bilinen Çinli bir rahiptir. Üç ağabeyinin olduğu bilimekle beraber ağabe...