20 Temmuz 2017 Perşembe

Genel Türk Tarihi Hakkında Bilgi Veren Bazı Seyahatnameler

Fa Hsien Seyahatnamesi: Fa hisen 337-422 yılları arasında yaşadığı bilinen Çinli bir rahiptir. Üç ağabeyinin olduğu bilimekle beraber ağabeyleri çok küçük yaşta ölmüştür. Babası hastalanıp ölüme yaklaştığında onu Budist bir manastıra göndermiştir. Fa Hsien on yaşındayken babası hayatını kaybetmiştir. Babasının ölümünden sonra amcası yalnız kalmış annesiyle ilgilenmesi için manastırdan dönemsini istemişse de Fa Hsien’in bunu kabul etmediği bilinmektedir. Manastırda hırsızlara karşı olan tutumu ise Fa Hsien’in cesur bir karakterde olduğu gösterir[1]. Fa Hisen’in bu cesaretini altmış yaşından daha yaşlı iken Çin’den yola çıkarak Hindistana gidişinde[2] görmek de mümkündür
400 yılında Çin başkentinden[3] Hindistan’a hacı olmak için gitmiş Çinli bir Budist olduğu bildirilmiştir.[4]. Ancak onun hacı olmak amacından başka Çin’de karmaşık bir hal almış olduğu bildirilen Budizmin aslını öğrenmek gibi bir amacının daha olduğu zikredilmiştir[5]. Fa Hsien Chang-an’dan başlayarak Lan-zhou,Wuwei, Zhang-ye, Dun-huang, Çakılık, Karaşar, Hoten, Kagılık, Ladak istikametlerini kat ederek Hindistan’a ulaşmıştır[6]. 416 yılında Çin’e döndüğü bilinmektedir[7].
Fa Hsien’in siyasi hadiselere gerekmedikçe yermemesi veseyahat notlarında çok fazla siyasi bilgiler bulunmaması diğer Çinli seyyahlar gibi örtülü ajan olmadığını düşündürtebilir. Diğer taraftan tarafsız bir eser olduğu da belirtilmiştir. Seyhat ettiği bölgelere dair dinî ve iktisadî açıdan değerli bilgiler barındırmaktadır. Bunun yanısıra gündelik hayata ve adetlere yönelik zengin bilgiler vermektedir.  Gündelik hayata ve adetlere yönelik verdiği bilgiler açısından kültür tarihi için kıymetli bir eser olduğu düşünlebilir[8]. Diğer yandan geçtiği bölgelerdeki efsanelerden de bahsetmiş olması eseri ayrı bir önem katmış olmalıdır[9].
Eser üzerine ilk çalışma tarafımızdan ulaşılabldiği kadarıyla Abel Ramusad’ın 1836 yılında gerçekleştirdiği Fransızca çevirisidir. Eserin tam adı Foé Koué Ki, ou Relations des royaumes bouddhiques: voyage dans la Tartarie, dans l’Afghanistan et dans l’Inde, exécuté, à la fin du IVe siècle, par Chy Fa Hian’dır. 1887 yılında Herbert A. Gilles tarafından Record of the Buddhistic Kingdoms adıyla İngilizce’ye, 1975 yılında Nagasawa Kazutoshi tarafından宋雲行紀adıyla Japonca’ya, 2004 yılında Max Deeg arafından Das Gaoseng-Faxian-zhuan als religions geschichtliche Quelle: mit Übersetzung der Texte adıyla  Almancaya çevirildiği bilinmektedir[10]. Seyahatname üzerine en önemli çalışmalardan biri Zang Xun açıklamalı metin neşridir[11]. Eserin Doğu Türkistan ile ilgili kısmının çevirisi Kürşad Yıldırım tarafından gerçekleştirilmiş ve Tarih İncelemeleri Dergisi’nin XV. cildinin 1. Sayısında yayınlanmıştır. Eserin 1080 yılından kalma Ch’ung-ning-wan-shou isimli, 1112 yılından kalma P’i-lu Ta-tsang isimli, 1132 yılından kalma Szu-hsi-yüan-chüeh isimli 1225-27 tarihli Ch’i-sha-tsang isimli toplan dört Çince nüshası vardır. Japonya’da da saklanan nüshalarının var olduğu bunlardan ise Kyoto Şehri nüshasının önemli olduğu belirtilmiştir[12].
Hsüan Tsang (Xuan Zang) Seyahatnamesi: Hsüan Tsang 629-645 yılları arasında Çin’den Hindistan’a seyahat eden Çinli bir Budist rahiptir[13]. Hsüan Tsang’ın doğum tarihi konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte[14] 603 yılında Ho-nan Eyaleti’ndeki Ch’in Liu’da doğduğunu söyleyenler de vardır[15]. Küçük yaşta Lo-yang’daki Budist tapınağına gitmeye başladığı ve Budizmi burada öğrendiği, eğitimine Budizmin anavatanı niteliğinde olan Hindistan’da devam etme isteğinin yetkililerce geri çevirilmesinden sonra 629 yılında Çin’den gizli kaçtığı bilinmektedir. Hindistan’a olan yolculuğunun on altı yıl sürdüğü zikredilmiştir. Memleketine geri dönmeyi başarmış olan Hsüan Tsang’ın dönüşünde imparatora sunduğu Batı Bölgeleri Kayıtları isimli rapor burada bahsedilmekte olan Hsüan Tsang Seyahatnamesini oluşturmuştur[16]. Hsüan Tsang’ın biyografisi talebesi Huei-li tarafından yazılmış ve 665 yılı dolaylarında Yents’ung tarafından tamamlanmıştır. Çince başlığı “Ta-Tse-en-sse San-tsang fa-schi Tschuan” olduğu bilinen eser onuncu yüzyılın başında Uygur Türkçesine çevrilmiştir[17].
Hsüan Tsang’ın seyahatnamesi Çin’nden Hindistana kadar olan sahayı detaylı şekilde anlatması, Batı Göktürkleri, Kuşanlar gibi önemli devletlerden detayla bahsetmesi[18] ve Kuça, Kaşgar, Taşkent, Turfan, Aksu önemli Türk bölgelerinden bilgiler bulunması[19] açısıyla Türk Tarihi için önem arz etmektedir. Tüm bunlarla birlikte Hsüan Tsang’ın gittiği yerlerdeki toplulukların idari yapısı, üretim  biçimleri gibi konularda anlaşılamayan detaylı notları ve seyahat notlarını rapor halinde Çin İmparatoru Tai-zong’a sunması onun bir seyyah ya da hacı olmasıyla birlikte bir casus da olamsının göz ardı edilmemesini doğurmalıdır. Eser Özellikde Batı Göktürkleri lideri Tong Yabgunun sarayı, teşkilatı ve Göktürk adetleri, merasileri hakkında verdiği bilgilerden dolayı Göktürk tarihi hakkında ayrıca önem taşır. Eserden faydalananlar arasında meşhur Türkolog E. Chavannes, Soğdlar ve Göktürkler üzerine çalışmaları olan Japon tarihçi Masao Mori, Kuşan tarihi ile ilgilenen  A. K. Narain  bulunmaktadır. Eserin British Museum ve Paris’e dağılmış durumda olan Dunhuang nüshası, Gaoli Nüshası, Kuzey ve Güney Song dönemlerinde oluşturulmuş nüshası ve Ming Nüshası mevcuttur. Bunlardan başka Yongle ve Jiaqing nüshalarının varlığı da bilinmektedir[20]. “S. Julien Memoires sur les Countries Occidentales par Hiouen-thang, Paris 1857” künyeli eserinde işlemiştir[21].
Kao Chü-huei Seyahatnamesi: İpek Yolunun tamamı üzerine politik ve ticari bir hakimiyet kurmayı devletin en önemli politikası haline getiren Kao-tsu (892-942) tarafından 938 yılında Hotan Krallığına elçi olara gönderilen Kao Chü-huei’nin seyahat notları X. Yüzyıl Türkistan tarihi için önemlidir. Kao Chü-huei, Kan-chou-Shu Chou güzergâhını kullanarak Hotan’a ulaşmıştır. Seyahatnamesi X. Yüzyılda Türkistan’ın küçük krallıkları ve bunların İpek Yolu için birbiri ile olan mücadeleleri ile ilgili bilgiler barındırır. Kao Chü-huei’nin elçiliğinin sonucunda Hotan ve Çin arasında politik ilişkiler gelişmiştir. İpek Yolu güzergahındaki bölgelerin etnik ve politik durumu, tarihi coğrafyası ve kültür meseleleri hakkında bilgiler içerir. Kao Chü-huei’nin bir elçi olması onun diplomatik karakterini işaret ederek politik fikir ve gözlemlerinin kalitesini arttırırken devlete bağlı bir elçi olması da göz önüne alınmalıdır. Fa-Hsien kadar tarafsız olamayacağı tahmin edilebilir[22].
Wang Yen-te Seyahatnamesi: Wang Yen-te’nin 981 yılında Sung İmpraratoru T’ai Tsung tarafından Kao-chang Uygurlarına gönderilen bir elçi olduğu söylenmiştir[23]. Wang Yen-te’nin Ta-Ming şehrinde dünyaya geldiği bilinmekte olup Çin Devletinde pek çok memuriyetler ifa ettiği bilinmektedir. Kung-feng-kuan (yani İmparatorun hizmet görevilisi) makamına kadar çıkmış olduğu bilinmektedir. Bu memuriyetin  beşinci ya da altıncı derece bir memuriyet olduğu bilinmketedir ki. 979 yılında Çin’e gelen Kaoch’ang Uygurlarının elçi heyetine bir mukabele olarak Yen-te ve Po Hsiung’u göndermiştir. Elçilik heyeti 985 yılında döndükten sonra Yen-te Hsi-chou’ya Seyahatin Hikayesi isimli eserini kaleme almış (ki seyahatnamesi budur), Ch’ung-i fu-shih ünvanı ile taltif edilmiş ve Yü-ch’u’ ya başkan olarak atanmıştır. Bunlardan birincisinin ibadetler bürosu başkan yardımcılığı olduğu zikredilmiş olduğu gibi ikincisinin de saray mutfağı olduğu bilinmektedir[24].
Seyahatbamenin X. yüzyıl Uygurlarının gelenek ve görenekleri ile, şahıs isimleri ve coğrafya isimleri ile ilgili önemli bilgiler naklettiği bilinmektedir. Özellikle halkın günlük hayatlarına dair bilgiler vermiş olduğunun söylenmesi önemlidir[25]. Seyahatnamenin esas nüshasının mevcut olmadığı Özkan İzgi tarafından belirtilmiş olmakla birlikte bugün mevcut bulunan nüshalardan birinin dayandığı eser Shih Lu (gerçek kayıtlar) olduğu belirtilmiştir. Buradan Kuo-Shih (Milli Tarih)’e geçmiş olduğu ve bugün kullanılabilir olan metnin ise Kuo-Shih’e dayanılarak yazılmış olduğu söylenen Hui-ch’u ch’ien-lu’dur. Seyahatname Batı ilime alemine ilk defa 1677 yılında Claude de Visdelov tarafından tanıtılmış, 1846 yılında ziyadesiyle hatalı olmasına rağmen Stanislas Juilen  tarafından batı dillerine çevrilmiştir. Diğer bir önemli çalışma ise Wang Kou-Wei’nin hem Sung-Shih hem de Hui-ch’u ch’ien-lu nüshasına dayanarak, karşılaştırmalı edisyonudur. Bu eserin özel isimlere ayrı bir önem vermiş olması çalışmayı orjinalleştirirken coğrafya isimlerine önem vererek kendini özelleştiren diğer bir çalışma da Ting Chien’in çalışmasıdır. Seyhatnameyi Z. Velidi Togan’ın 1969 dolaylarında tercüme ettiği bilinmesine rağmen ölümü üzerine yayınlanamamış olduğu bilinmektedir. Haricen, E. Chavannes (1878 sonları), J. M. De Grood, Bahaeddim Ögel tarafından faydalanıldığı ve Özkan İzgi Tarafından Türkçeye tercüme edildiği bilinmektedir[26].
Yeh-lü Ch’u-tsai Seyahatnamesi: Yeh-lü Ch’u-tsai 1189[27] ya da 1190 yılında Yan memleketinde doğmuştur. Groussed, Yeh-lü Ch’u-tsai’nin Çinlileşmiş bir Moğol olduğunu bildirirken[28] Denis Sinor, Yeh-lü Ch’u-tsai’nin yönetici boyu olan Yeh-lü boyuna mensub olduğunu belirtmiştir[29]. Kendisinin Konfiçyüs felsefe üzerine eğitim aldığı, yetenekli bir astronom olduğu, coğrafya ve aritmatikte de bilgili olduğu  bilinmektedir. Pekin’n Moğollarca ele geçirilmesinden önce Curçen hükümetinde devlet memuriyetinde bulunduğu bilinmektedir[30]. Seyahatnamesi dışında arkadaşlarına yazdığı mektuplarının da tarih açısından kaynak niteliğinde olduğu belirtilmiştir[31]
Yeh-lü, Cengiz’in 1215 Pekin kuşatmasında esir olarak alınmış ve kısa süre sonra Cengiz Han tarafından yetenekleri öğrenilerek yüksek memuriyetlere getirilmiştir. Cengiz Han’ın müşavirliğini yaptığı bilinmekle beraber[32] onun oğlu Ögedey zamanında da baş vezir olduğu kaydedilmiştir[33]. Yeh-lü’nün Cengiz Han’ın Harzmşah Devletini yıkacak olduğu batı seferleri esnasında Cengizin yanında olduğu bilinmektedir[34]. Yeh-lü’nün gittiği her şehir hakkında tutmuş olduğu notlarından[35]  Hsi Yo Lu (Batı Seyahatleri Hakkında Raporlar) isimli seyahatnamesi oluşmuştur. Seyahatnamesi Beşbalık, Hua-Chou (Kao-ch’ang), Hotan, Almalık, Talaş, Kuça gibi önemli İpek Yolu merkezleri hakkında notlar barındırmaktadır[36]. Seyahatnamesinin şiirleri bünyesinde barındırması[37] esere orjinallik katmaktadır. Seyahatname Budist seyyahların geçmediği şehirlerin hakkında bilgiler bulundurması açısından da önemlidir. Daha çok Moğol Tarihi ile ilgili bir kaynak olsa da Türk şehirlerinden bahsetmesi[38] hasebiyle konuya eklenmiştir.
İbn Fadlan Seyahatnâmesi: İbn Fadlan’ın Fars kökenli, Arap olmayan bir mevali olduğu ve katip, diplomat ve İslam hukukunda eğitim almış bir zat olduğu hakkında söylenenler arasındadır. Abbasi sarayında yüksek bir memuriete sahip olduğu bilindiği gibi[39]  Volga Bulgarları hanı Almış bin Şilki’nin kendilerine İslamı öğretecek bir kişi ve camii ile bir kale yapımı için ödenek isteklerini Abbasi halifesine ulaştırmasına müteakkip Volga Bulgarlarına gönderilen elçi heyetine katılıp 921 yılında Bağdat’tan  yola çıktığı bilinmektedir[40].  Fadlan’ın heyetteki din adamlarının başkanlığını yapmak ve halifenin mektup ile hediyelerini hana vermekle görevlendirildiği bilinmektedir. Bu yolculuk boyunca Fadlan’ın Hemedan, Rey, Nişabur, Serahs, Mevr, Buhara gibi gayet önemli şehirlerde bulunmuş olduğu zikredilmiştir[41].
İbn Fadlan’ın El-Rihle olarak da bilinen Arapça eseri sadece Türk Tarihi için değil Rus tarihi için de özel ve nadir bir yere sahiptir. Çünkü Ruslar hakkında da detaylı bilgiler içerdiği zikredilmiştir[42].   Ancak Türk tarihi açısından Peçenekler, Hazarlar, Oğuzlar ve Bulgarlar hakkında verdiği bilgiler ziyade önemlidir. Üst-Yurd Oğuzlarının arasında bulunduğu ve hanlarının huzuruna çıktığı bilindiği gibi Samanî topraklarında da kışaldığı bilinmektedir. Tüm bunlara rağmen Fadlan’ın eserinde sadece gördüklerinin yazılmamış olma ihtimali söz konusudur. Eserinin sonunda İbn el-fakih’in tarih eserinden, El Benâzicî’nin Türk Hint Çin Ülkelerinde Gördüklerim isimli eserinden ve El-Mervezî’nin eserinden parçalar bulundurduğu zikredilmiştir.   Konuları abartmış olduğu da eser ve müellif hakkında söylenenler arasındadır. Eserin Meşhed nüshası, Velidi Togan neşri ve Sami Dehhan neşri olmak üzere üç nüshasının olduğu bilinmektedir. Ibn Fadlan seyahatnamesi üzere üç önemli çalışma mevcuttur. Bunlardan biri Ramazan Şeşen’in Türklerle ilgili kısımlarını tercümesi, diğeri Z. V. Togan’ın Almanca çalışması ve Helmut Ritter’in makalesidir[43]. Bunlar haricinde R. Nelson’un 2005 basımlı İngilizce çalışması[44] zikredilmeğe değer bir çalışmadır.
Johan de Plano Carpini Seyahatnamesi: 1245-47 dolaylarında Moğollardan söz eden Carpini’nin hayatına yönelik bilgilerin sadece Fransisken Tarikatı tarihçisi olduğu bilinen Waddin’in d’Avezac isimli eserinde bulunduğu zikredilmiştir. Ergin Ayan bu eserden verilen tarihlerden yola çıkarak Carpi’nin doğum tarihinin yaklaşık olarak 1182 olduğunu saptamıştır. Fransız menşeli olduğu zikredilmiş olan Carpini 16 Nisan 1245 yılında Moğollara elçilik vazifesiyle gönderilene kadar Köln, İspanya gibi pek çok yerde Fransisken rahipleri adına pek vazife ifa etmiş bir tarikat mensubudur. Franssisken Tarikatına gönülden bağlı olduğu ve samimi bir Hristiyan olduğunu altmış beş yaşında olamsına rağmen Papa’nın Moğollara elçi olarak gitmesine yönelik olan isteğini reddetmemiş olmasından anlaşılabilir. Carpini’nin eserine kendi yazmış olduğu önsözden anlaşılcağı üzere Moğol toprakları tarafına elçi olarak gönderilme sebebi Moğollar hakkında istihbarati malumat elde etmek ve Avrupa topraklarına bir Moğol akını yapılması kararlaştırıldığı taktirde önceden haber vermektir. Bunun yanında misyonerlik faaliyetlerini yürütmüş olduğu da düşünülebilir. Carpini’nin 1247 dolaylarında döndüğü ve 1248 ve 1252 yılları arasında öldüğü düşünülmektedir[45].
Raymond Beazley’in eserinin başlangıcındaki “On A Hitherto Unexamined Manuscript of John  De Plano Carpini” başlıklı eklemede belirtildiği gibi Carpini’nin seyahat raporu onun Historia Mongalorum isimli eserinin en son kısmıdır. Carpini’nin eseri seyahat raporundan başka başlıklar da taşımaktadır. Eserdeki diğer sekiz kısımdan daha değerli olduğu söylenen bu sonuncu kısmın uzun süre boyunca sadece Petau nüshasında var olduğu düşünlümüş ancak sonradan Corpus nüshasında da var olduğu farkedilmiştir[46]. Carpini’nin eserinin toplamda beş nüshası olduğu bilinmektedir. Önceden beyan edilen ikisi hariç Colberto, Londra-Lumley ve Dupuy nüshaları bilinmeketedir. Corpus nüshasının Corpus Christi College Kütüphanesi’ndeki 181 numaralı bir mecmua içinde, Petau nüshası Leyden Üniversitesi Kütüphanesi’nde 104 numarası ile MS. Collection içinde, Colbert nüshası Paris’de bulunan Bibliotheque Nationale Kütüphanesi’nde, nüshalar arasında en kıymetsizi olarak belirtilmiş olan Londra-Lumley nüshası ise Reg. 13 A. XIV kayıtlı olarak Britsh Museum içerisinde, Dupuy nüshası ki Carpini’nin eseri üzerine ilk çalışmayı yapmış olduğu zikredilmiş olan Hakluyt’un metninden bir kopya olarak zikredilmiş olmakla Royal Library of France içinde bulunmaktadır[47].  Diğer bir çalışma Friedrich Rich tarafından Almanca’ya tercüme yoluyla yapılmıştır. Türkiye’de eseri Türkçeye çeviren Ergin Ayardır. Eser özellikle Carpini’nin elçi gittiği dönem Moğol kağanı olan Güyük Han devri için olmakla beraber Moğolların siyasi ve sosyal tarihini çalışmak isteyenler için çok önemli bir kaynaktır[48].
Marco Polo Seyahatnamesi: Marco Polo’nun hayatı hakkında bilgiler kesinlik kazanmış değilse de 1254 yılında Venedik’te doğduğu düşünülmektedir. Tüccar bir aileye mensup olduğu bilinen Marco Polo’nun babası Nicolo ve amcası Matteo’nun İstanbul, Kırım, Saray bölgeleri arasında ticaret yapmışlardır. 1260-1269 yılları arasında babası ve amcasının Marco Polo ile olan seyahatleri öncesinde de Pekin’e giderek Kubilay Hanla görüştükleri konu hakkında bildirilenler arasındadır[49]. 1271 yılında meşhur seyahatine çıkıp 1295 yılında geri dönmüştür. Evli ve üç çocuk babası olduğu bilinen Marco Polo seyahatinden döndükten sonra Cenova ve Venedik Cumhuriyetleri arasında vuku bulan savaşa katıldığı bilinmektedir. 1298 Curzola savaşında gemi kaptanlığı etmiş ve mürettebatıylaa beraber esir düşmüştür. 8 Ocak 1324 yılında öldüğü bilinmektedir[50].
İngilizce adı Travels of Marco Polo[51], İtalyanca adı Il Millione olduğu bilinen eseri bir seyahatname niteliğindedir[52]. Marco Polo’nun seyahat namesi sadece Moğol coğrafyası üzerine değil çok çeşitli coğrafyalar hakkında da bilgiler barındırmaktdır. Ermenistan, Gürcistan, Musul, Tebriz, Bedehşan, Keşmir, Pamir[53], Zipangu diye andığı Japonya[54] gibi bölgelerden de eserinde bahsettiği bilinmektedir. Marco Polo, baba ve amcasıyla beraber çıtığı seyahatine Ayas limanından başlayıp oradan Güney Doğu Anadolu’ya gelmiştir. Güneydoğu Anadolu’dan İran’a geçmiş ve Tebriz, Yezd, Kirman, Hürmüz’den geçerek Hindikuş Dağları hattından Orta Asya’ya girilmiştir. Güney Takalamakan hattını takiben Kubilay Han’ın merkezine varılmıştır. 1275 yılında Kubilay Han’ın huzuruna çıktıkları bilinmektedir[55].  Dönüşte ise deniz yolu ile Fo-kien limanından çıkıp
Marco Polo’nun Kubilay Han, Kubilay Han’ın eşlerini eşlerinin Kubilay Han’ın yanında oturma düzenine[56] kadar detaylı bir şekilde anlatmıştır. Ayrıca Kubilay Han’ın sarayının mimari detayları hakkında dahi bilgiler mevcuttur. Diğer taraftan kaan kavramından, Moğollarda festival ve bayramlardan[57] bölgedeki yiyecek, içecek, bitkilere[58]; yaşam tarzından adetlerine, ekonomilerine ve yönetimlerine kadar olan alanda bilgiler vermiştir[59].
Marco Polo’nun eserinin, esaret hayatında tanıştığı Fransız soylusu Rustiçello tarafından Fransızca olarak kaleme alındığı söylenmektedir. Bu Marco Polo’nun eserinin ilk kaleme alınışıdır. 1299 yılında tamamlandığı bilinen ilk yazmanın Polo tarafından Venedik’e getirildiği ve bugün için kayıp olduğu belirtilmiştir[60]. Eserin seksen beş adet el yazma nüshasının varolduğu bilinmektele birlikte en önemli olanının Paris Kütüphanesi’ndeki nüshası olduğu belirtilmiştir[61]. Marco Polo’nun eserinin en erken basımlarından biri Ramusio’nun basımıdır. Ramusio’nun 1559 basımı Marden’in 1818 yılındaki İngilizce çevirisinin zeminini oluşturmuştur. Marden, eseri İngilizce Ramusio’nun İtalyanca basımından çevirmiştir. Ancak Marco Polo seyahatnamesinin en önemli basımı eski Fransızca olduğu bilinen The French Geographical Society tıpkı basımıdır. Bu basım  M. Pauthier’in (o zamanın modern) Fransızca çevirisinde kullanılmıştır (1865). Diğer önemli çalışmalardan biri Henry Yule’nin İngilizce tercümesidir. Henry Yule’nin çok sayıda yazma nüsha inceleyerek 1886 yılında meşhur İngilizce çevrisini gerçekleştirdiği bilinmektedir. Yule’nin çeviri en doğru çevirilerden biri olarak kabul edilmiştir[62]. Eserin Türk diline tercüme edilmesinin uzun zamandır ihmal edildiği söylenmiştir. Türkçeye iki cilt halinde tercümesinin bulunduğu bilinmektedir. Fransızca La Découverte nüshasından çevrildiği bilinmektetir. Birinci cildi Ergüden, II. cildi Z. Zühre tarafından çevrilmiştir. I. cldinin 2003 yılında, II. cildinin 2004 yılında yayınlandığı bilinmektedir[63].
İbn Batuta Seyahatnamesi: Tam adı Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah bin Muhammed bin İbrahim Levatî Tancî olan müellifin 25 Şubat 1304 yılında Fas’ın Tanca şehrinde doğmuştur. Berberî asıllı olduğu bilinen Batuta’nın Arapça ve Farsçayı bildiği Türkçeyi anladığı söylenmiştir. Tüm varlığını elinden çıakrıp Şeyh Kemâleddîn Abdullah Gârî’nin tekkesini girmiş olduğu ve daima dervişane davrandığı hakkında bilinenlerdendir. 14 Haziran 1424 yılında hac niyeti ile yola çıktığı bilinmetkedir. Kuzey Afrika sahillerinden İskenderiye’ye, oradan Kâhire’ye ve Mısır’a geçtiği bilnmektedir. Mısır ülkesi için doğrudan Türk ülkesi söylemini kullanmış olması dikkati şayandır. İstanbul’a da geldiği ve oradan Deşt-i Kıpçak bölgesine geçtiği, ticaret yolları üzerinden Hazar’a kadar geldiği bilinmeketedir. Nihayet Çin’e kadar vardığı bilinen seyyah Gırnata’ya da geçtiği bilinmektedir. 1353 yılı dolaylarında Fas’a döndüğü ve seyahatinin bittiği bilinmektedir[64].
Battuta’nın eseri XIV. yüzyıl İslam tarihi için olduğu gibi Türk tarihi içinde hayati bir kaynak olarak lanse edilmiştir[65]. Ancak sadece İslâm ve Türk topraklarında bulunmamış istanbul, Mardin, Çin gibi diğer pek çok sahada da bulunmuş olması hasebiyle bu bölgelerin tarihleri ile ilgili de bilgiler barındırmaktadır ki Anadolu’daki bazı bölgeler hakkında da bilgi mevcuttur[66].
Batuta’nın eserinde yazdığı her şeyi kendi gözlemleri sonucu yazmadığı eser hakkındaki düşünülenler arasındadır. Özellikle İbn Cüveyr’in etkisinde kalmış olduğu belirtildiği gibi Cüveyr’in ve Bekrî’nin eserlerinden istikrazlarda bulunmuş olmasının muhtemel olduğu eser üzerine yapılan bir takım analizler sonucu öne sürülmektedir. Türk tarihi açısında Anadolu’da Ahîliğin yayılmaya başladığı bir dönemde Anadolu’da bulunmuş olması hasebiyle Ahîliğin ana kaynağı konumunda olduğu söylenmiştir. Diğer taraftan Çağatay Sultanı Tarmaşirin’e dair kendisinden daha detaylı bir kaynak olmadığı da zikredilenler arasındadır. Delhi türk Sultanlığı ve Afrasyablılar hakkında da orijinal bilgiler verdiği söylenmiştir. Sonuç itibbari ile eser Memluk, İlhanlı, Delhi Türk Sultanlığı, Deşt-i Kıpçak Uzbek Türkleri ve Anadolu Türkleri açısından kıymetli bilgiler vermesi sebebiyle Türk Tarihi açısından önem arz eder. Bunlar eserin iyi yönleri iken eserin pek çok noktada abartıya ve kopyalamaya gittiği de söylenenler arasındadır. Eseri batı aleminde ilk çalışan kişi Kosegaren ve öğrencisi Apetzdir ki çalışmaları 1812 dolaylarında yayınlanmıştır. Silvestre de Sacy diğer bir önemli isimdir ki çalışmasını Journal des Savans adlı dergide 1820 yılında yayınlamıştır. Hicri 1290 yılı gibi erken bir tarihte bilinmeyen bir şahıs tarafından Türkçeye çevrildiği bilinmektedir. Nurettin Birol’un Deşt-i Kıpçklar merkezli olarak İbn Batuta Seyahatnamesini çalışmış olduğu bilinmekle birlikte Anadolu Sosyo-Kültürel Hayatı ve Ahilik merkezli olmakla Mehmet Şeker tarafından da çalışıldığı bilinmektedir. Son olarak 2004 yılında A. Sait Aykut tarafından Türkçeye iki ciltlik bir tercümesi gerçekleştirilmiştir. Eserin pek çok özet nüshası olduğu bilinmektedir. Ancak en önemli nüshası “Defremery-Sanguinetti nüshasıdır kiyapılan inceleme ve karşılaştırma çalışmalarının çoğunda bu nüshanın kullanıldığı bilinmektedir ki Damat Mehmet Şerif Paşa’nın tercümesi bu nüshaya dayanır. Diğer bir önemli nüsha Mahmud Beylûnî nüshasıdır ki doğudaki çoğu kütüphanede var olduğu söylenmiştir. Bu iki önemli nüshas hariç 30 kadar nüshası da olduğu bilinmektedir. İstanbul’da da, İstabul Üniversitesi Kütüphanesinde bulunan bir nüshası mevcuttur [67].  
Wilhelm von Rubruck: Hakkında neredeyse hiç malumata sahip olunmadığı söylenen Wilhelmin eski bir Fransız köyü olan Rubruck yerlisi olduğu bilinmekle beraber ne doğum ne de ölüm tarihi net olarak bilinmemektedir. Dilinin Latince olduğu[68] ve Fransız kralının elçisi olduğunun bilinmesi[69] belki etnik kökeni açısından bir fikir uyandırmaya haizdir. İdare edecek kadar Arapça ve Moğolca bildiği söylenen Rubruck’un 1253 ilkbaharında yolculuk hazırlıklarını tamamlamak için İstanbul’da bulunduğu bilinmektedir[70].
Rubruck’un seyahatinin Türk Tarihi açısından önemi onun Uygurlar üzerine ve Moğol İmparatorluğun’daki Uygur etkisi bağlamında verdiği bilgilerden gelir. Moğol İmparatorluk merkezinde bulunduğu dönemin Münge Kağan devri olduğu bilinmektedir. Uygur coğrafyası, inancı, adetleri; Uygur Budizmi, Uygur yazısı ve Moğol Bürokrasisi gibi konularda kıymetli bilgiler vermiştir. Uygurlar konusunda Johannesden daha etraflıca bilgiler verdiği söylenmiştir[71].  Bu önemi etnolojik açıklamalarından ve çok detaylı tasvir ve anlatımlarından, coğrafi beyanlarından, diğer seyahatnamelerdeki yanlışlıkları düzelmiş olmasından kaynaklansa gerektir. Onun eserinin sadece Uygurlar ve Moğolalrdan malumat aktarmadığı, Kafkasya, Karadenizin Kuzeyindeki Kırım, Deş-i Kıpçak sahası gibi bölgelerden de önemli malumatlar verdiği bilinmektedir[72].
Rubruck seyahatnamesi tarafımızdan bulanabildiğine göre en erken 1900 tarihinde. W. W. Rockhill tarafından gerçekleştirilen çalışmada Rubruck’un şahsı hakkında, rotası hakkında ve seyahati dönemindeki İç Asya hakkında bilgiler mevcut olup eser giriş dahil altı bölümdür[73]. Rubruck ve eseri hakkında bir diğer çalışma 1903 yılında  C. R. Beazley tarafından yapılmıştır[74]. Rubruck’un seyahatnamesinin biri Londra’da, üçü Cambridge’de ve biri Leyden’de olmak üzüere beş nüshası vardır. Londra nüshası Britsh Museum’da bulunmakta, Cambridge nüshası Corpus Cristi College Kütühanesi’nde, diğer iki Cambridge nüshası ise yine Corpus Koleksiyonu’nda bulunmaktadır. Leyden nüshası ise Leyden University Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Bunlardan en eskisi tesbit edilebildiği kadarıyla üçüncü Cambridge nüshasıdır[75].
Tamim İbn Bahr: Tamim İbn Bahr, Ibn Fadlan’dan önce, 821 yılında Abbasi halifeliği tarafından Türk topraklarına gönderilen elçilik heyeti ile Uygur başkentine gittiği bilinen bir seyyahtır. Bağdat’tan yola çıktığı ve yaklaşık 3,500 mil yol kattetiği bilinmektedir[1].
İbn Bahrın eseri Uygurlar hakkında önemli olduğu gibi güzergah esnasında geçtiği bölgeler için verdiği bilgiler açısından da önemlidir. Türk çadırı, Uygur ve Türk askeri sistemi, Dokuz Oğuz kavramı[2], dönemin Çin-Uygur ilişkisi, Türkistan şehirleri ve coğrafyası, Kimekler, Hazarlar hakkında bilgiler içerir[3]. Seyahatname üzerine bilinen en önemli çalışmanın V. Minorky tarafından “Tamim İbn Bahr’s Journey to the Uyghurs” başlığıyla yapılmış olduğu bilinmektedir[4]. İbn Bahrın eserinde Abu’l Fadl al-Vasjirdi’den istikrazlar yaomış olduğu metne bakıldığında fark edilebilir. İbn al-Faqih, Qudama Khurdadbih gibi Arab-p alimmler tarafından eserden faydalanıldığı ve istikrazlar yapıldığı bilinmektedir[5].


[1] Stephan Gosch-Peter Stearns, Premodern Travel in World History, New York 2008, s. 113.
[2] Istvan Zimonyi, Muslim Sources on the Magyars in the Second Half of the 9th Century, Lieden 2016, s. 141-142.
[3] V. Minorsky, “Tamim İbn Bahr’s Journey to the Uyghurs”, Bulletin of the School of Oriental and African Studies, Cambridge 1948, s. 283-285.
[4] Gömeç, “Kaynakları”, s. 80.
[5] Minorsky, a.g.m., s. 276.


[1] James Legge, Record of Buddhstic Kingdoms by Chinese Monk, Fa-Hien, Oxford 1886, s. 1.
[2] Tansen Sen, “The Travel Records of Chinese Pilgrims Faxian, Xuanzang, and Yijing”, Education Abouth China, XI/3, Colombia 2006, s. 25.
[3] Fa Hisen’in döneminde Çin’in başkenti Chang-an (Jangan) şehridir; İzgi, a.g.e., s. 335.
[4] Kürşad Yıldırım, “Fa Hsien’in Türkistan’da Seyahati”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XV/1, İzmir 2015, s. 45.
[5] İzgi, a.g.e., s. 335.
[6] Yıldırım, a.g.m., s. 46.
[7] İzgi, a.g.e., s. 335
[8] Yıldırım, a.g.m., s. 47.
[9] Yıldırım, a.g.m., s. 48, 51.
[10] Yıldırım, a.g.m., s. 46.
[11] Kürşad Yıldırım, Doğu Türkistan’ın Tarihi Coğrafyası, İstanbul 2016, s. 27.
[12] Yıldırım, a.g.m., s. 46.
[13] Kemal Çağdaş, “Hüent-Tsang Biografisinin Uygurca Tercümesinde Geçen Sanskrit Kelimelerin İzahı”, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, XII/1-2, Ankara 1954, s. 127.
[14] Gürhan Kırilen, “Xuan Zang’ın Orta Asya İzlenimleri”, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, LIII/1, Ankara 2013, s. 64.
[15] Samuel Beal, Buddhist Records of the Western World, C. I, Londra 1884,  s. XVIII.
[16] Kırilen, a.g.m., s. 64.
[17] Çağdaş, a.g.m., s. 127.
[18] Kırilen, a.g.m., s. 64-72.
[19] Beal, a.g.e., s. XIX.
[20] Kırilen, a.g.m., s. 64.
[21] Gömeç, “Kaynakları”, 80.
[22] İzgi, a.g.e., s. 337-338.
[23] E. Bretschneider, Medival Researches from Eastern Asiatic Sources, C. II, Londra 1910, s.
29.
[24] Özkan İzgi, Çin Elçisi Wang Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi, Ankara 2000, s. 11-12.
[25] Gömeç, “Kaynakları”, s. 80.
[26] İzgi, Wang Yen-te, s. 1-11.
[27] Denis Sinor, “The Kitan and The Kara Khıtay”, History of Civilization of Central Asia, C. IV, Fransa 1998, s. 247.
[28] Ganizhamal Kushenova, “Cengiz Han’ın İki Valisi, Mahmut Yalvaç ve Yeh-lu Ch’u-ts’ai: Devlet İdare Anlayışı ve Uygulamaları”, Bilig Dergisi, S. 42, Türkistan 2007, s. 231.
[29] Sinor, a.g.m., s. 247.
[30] Kushenova, a.g.m., s. 231.
[31] Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, Ankara 1995, s. 292.
[32] İzgi, a.g.e., s. 338.
[33] Ganizhamal Kushenova, “Ögedey Kaan Devrinde Türkistan’da Teşkilat Yapısı”, Bilig Dergisi, S. 38, Türkistan 2006, s. 186.
[34] Sinor,”The Kitan", s. 247.
[35] İzgi, a.g.e., s. 338.
[36] Muhaddere N. Özerdim, “ “Hsi-Yü” Olarak Çin Türkistan’ının Tarihî Sınırlanması ve Tarihî Önemi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, XV/1-3, Ankara 1957, s. 213.
[37] Eberhard, a.g.e., s. 292.
[38] Muhaddere N. Özerdim, “Çin Kaynaklarına Göre Çin Türkistan’ının Şehirleri”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, VIII/1-2, 1950 Ankara, s. 166.
[39] J. Daniel Wilson, “Black Manner and White Nights: The World of Ibn Fadla”, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Mayıs 2014, James Madison University, s. 7.
[40] T. Jonson Hraudel, “The Rus in Arabic Sources: Cultural Contacts and Idantity”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Şubat 2013, University of Bergen Ortaçağ Araştırmaları Kürsüsü, s. 93.
[41] Ramazan Şeşen, İbn Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 2015, s. VII-X.
[42] Hraudel, a.g.t., s. 20-55.
[43] Fadlan, a.g.e., s. VII-X.
[44] Richard Nelson Frye, Ibn Fadlan’s Journey to Russia, Princeton 2005.
[45] Johan de Plano Carpini, Moğol Tarihi ve Seyahatname, çev. Ergin Ayan, Trabzon 2012, s. 10-24.
[46] C. Raymond Beazley, “On A Hitherto Unexamined Manuscript of John De Plano Carpini” The Texts And Verisons of John De Plano Carpini and William De Rubruq, Londra 1903, s. 1.

[47] Beazley, a.g.e., s. VII-XVII.
[48] Ayar, a.g.e., s. 5-7.
[49] Mahmut H. Şakiroğlu, “Marco Polo”, Diyanet İslâm Ansiklopedisi, C. XXVIII, İstanbul 2002, s. 41.
[50] Ayşen Şatıroğlu, “Marco Polo’nun Doğu İle İlgili Gözlemleri”, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, III/5, İstanbul 1999, s. 130-133.
[51] Bkz.: Marco Polo, The Travels of Marco Polo, çev.: Manuael Komroff, New York 1953.
[52] Şakiroğlu, a.g.m., s. 41.
[53] Şatıroğlu, a.g.m., s. 133-135.
[54] Şakiroğlu, a.g.m., s. 41.
[55] Şakiroğlu, a.g.m., s. 41.
[56] İlk eşinin Kubilay’ın solunda oturduğundan bahsetmesi sol bilge eligliğinin Hiung-nularda kağanın kendisinden sonra ki varisini işaret eden bir makam olması bu kapsamda göz önüne alındığında sol tarafın teşkilat ve rütbe de daha yukarı olduğu akılda uyanmaktadır.
[57] Şatıroğlu, a.g.m., s. 135-137.
[58] Şakiroğlu, a.g.m., s. 42.
[59] Şatıroğlu, a.g.m., s. 133-134.
[60] Marco Polo, a.g.e., s. XXIII; Şatıroğlu, a.g.m., s. 132.
[61] Marco Polo, a.g.e., s. XXIII.
[62] Marco Polo, a.g.e., s. XXVI-XXVII.
[63] Zerrin Baydar, “Marco Polo Seyahatnamesi ya da Dünya’nın Marco Polo Tarafından Hikaye Edilişi”, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, III/8, İatanbul 2004, s. 190.
[64] Ebû Abdullah                Muhammed İbn Battuta Tancî, İbn Battuta Seyahatnamesi, çev.: A. Sait Aykut, İstanbul 2004, s. XXI-XXIII.
[65] Cevdet Çakmakçı, “İbn Batuta Seyahatnamesinde Türkçe Kelimeler”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 1, Ankara 2006, s. 163-164.
[66] Ahmet Gemi, “Arap Edebiyatı Bağlamında Seyahatname Türü Bağlamında Meşhur Arap Seyyahlar ın Gözüyle Mardin”, Doğu Araştırmaları Dergisi, S. 16, İstanbul 2016, s. 48-49.
[67] Batuta, a.g.e., s. XXIV-7.
[68] William Woodville Rockhill, The Journey of William of Rubruck to the Eastern Parts of The World 1253-55, Londra 1900, s. XXXV-XXXVII.
[69] Gömeç, “Kaynakları”, s. 81.
[70] Rockhill, a.g.e., s. XXXVI-XXXVII.
[71] Altay Tayfun Özcan, “Moğol Tarihine İlişkin Latince Kaynaklarda Uygurlar”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 34, Konya 2013, s. 150-154.
[72] Ergin Ayan, “Moğol Devri Avrupalı Seyyahlara Göre Karadenizin Kuzeyi”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 30, Trabzon 2011, s. 44-59.
[73] Rockhill, a.g.e., s. VIII-XVII; tarih için bkz: Gömeç, “Kaynakları”, s. 81.
[74] Beazley, a.g.e., s. IV-VI.
[75] Beazley, a.g.e., s. XVIIII-XIX.
[76] Stephan Gosch-Peter Stearns, Premodern Travel in World History, New York 2008, s. 113.
[77] Istvan Zimonyi, Muslim Sources on the Magyars in the Second Half of the 9th Century, Lieden 2016, s. 141-142.
[78] V. Minorsky, “Tamim İbn Bahr’s Journey to the Uyghurs”, Bulletin of the School of Oriental and African Studies, Cambridge 1948, s. 283-285.
[79] Gömeç, “Kaynakları”, s. 80.
[80] Minorsky, a.g.m., s. 276.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Genel Türk Tarihi Hakkında Bilgi Veren Bazı Seyahatnameler

Fa Hsien Seyahatnamesi: Fa hisen 337-422 yılları arasında yaşadığı bilinen Çinli bir rahiptir. Üç ağabeyinin olduğu bilimekle beraber ağabe...