20 Temmuz 2017 Perşembe

Bazı Türk Yazıtları Hakkında Bilgiler II

1.1.Uygur Yazıtları
Uygurlara ait olduğu söylenen[1] Aru Han yazıtının Moğolistan’ın Bulgan şehri yakınlarında bulunduğu bilinmektedir[2].  1962 yılında ilim âlemine tanıtıldığı anlaşılan yazıt[3] üç satırdan oluşmakta olmakla birlikte Uygurların ilk dönemine ait olduğu düşünülmektedir[4]. Aru Han yazıtının Türk Kültür Tarihi açısından az içeriğine ters orantılı bir önemi olmalıdır. Bu önemi ise Kaşgarlı Mahmud’un Müslüman olmayan Türklerde bilge bir adamı ve dindar bir adamı tasvir için kullanılan bir kelime olarak tanımladığı[5] ve tarihte Türk yöneticileri tarafından kullanıldığı bilinen trengriken sözünün bir katun için kullanılmış olmasıdır. Gömeç’in bahsedilen husus hakkında verdiği bilgilere bakıldığında bilge unvanın da hem hakanlar tarafından hem onların eşleri tarafından kullanıldığı ve bir süre sonra bilge ünvanının tengriken ünvanına dönüştüğü ve hem hakan hem katun için kullanılmış olduğu görülür. Bilgeliğin de hakanlık için Türkler de aranan bir özellik olduğu ve bu bilge anlamına gelen ünvanların hem hakan hem katun için kullanılması Türklerde kadının yerini göstermesi açısından önemlidir[6]. Bu durum Bilge Kagan’ın Orhun Abidelerinde kardeşi Kültigin’in annesinin kutu sayesinde er ismine kavuştuğunu ve abidenin farklı bir yerinde Tanrının sadece babasını değil annesi İl Bilge Hatunu da tepesinden tutup yukarı götürdüğünü söylemesi[7] ile birlikte düşünülürse hakanın eşinin de devlet üzerindeki otoritesinin ve saygınlığının hakandan çok da geri kalır bir durumunun olmadığı gözlenebilir. Aru Han yazıtının bahsedilen kısmı işte bu fikri ayrıca destekleyen bir örnek olması açısından Türk Kültür Tarihi açısından ayrıca bir öneme sahiptir denilebilir.
Osman Mert ve Erhan Aydın’a göre Uygur Yazıtları arasında olduğu düşünülmemesine rağmen[8] Saadettin Gömeç[9] ve Ahmet Bican Ercilasun[10] tarafından Uygur Yazıtları arasında olduğu kabul edilen Sevrey Yazıtının Soğut harfleriyle yazılmış olması ve yazıtça doğrudan Soğutça kelimelerin görünmüş olması[11] Uygur dönemi için artık Göktürk yazısından kopularak Soğdça menşeli olan Uygur alfabesinin geliştirilmeye başlanmış olduğunu işaret eder niteliktedir. İlk iki satırının okunamaz olduğu söylenmiş olan yazıt toplamda yedi satırdır ve Uygur hükümdarı Bögü’ye ait olduğu düşünülmektedir[12].
Üzerine ilk çalışmayı G.J.Ramstedt’in “ZweiUigurischeRuneninschriften in der Nord-Mongolei (Aufgefundenund mit Transskription)  adlı eserinde ve ikinci çalışmayı H. Namık Orkun’un Türk Yazıtları adlı eserinde yaptığı Şine Usu Yazıtının Uygur yazıtları arasında en geniş içeriğe sahip olduğu zikredilmiştir. Yazıtın Uygur Kağanı Moyen-Çur’a ait olduğu belirtilmiş olmakla birlikte yazıtta Moyen-Çur’un babasının döneminden itibaren süre gelen tarihi olaylar hakkında bilgi vardır[13]. Toplamda elli satır yazının bulunduğu yazıtın 759 ya da 760 yılında dikildiği düşünülmektedir ve yazıtın Arhangay Armag’ın Hayrhan Sum ve Bulgan Aymag’ın Sayhan Sum ile kesiştiği yer olan MogynŞine-Us bölgesinde bulunduğu söylenmiştir[14]. Yazıtın içeriği, incelendiğinde dört noktada ayrıca dikkat çeker. Bunlardan ilki zengin içeriğinden dolayı üslubunu incelemenin daha kolay olmasından dolayı artık Türklerde bir yazın geleneği oluştuğu hem yazıtın girişindeki cümlelerden hem de metin içinde kullanılan bazı ibarelerden fark edilebilmektedir( bir örnek vermek gerekirse iş güç vermek deyimi). İkinci nokta ise yazıtta Türklerden bashedilerken sanki yazıtın sahiplerinin kendilerinin Türk olmadıklarını düşündükleri yönünde fikir uyandıracak söylemlerin kullanılmış olmasıdır. Üçüncü nokta ise yazıtta yer adlarının yoğun bir şekilde var olmasıdır[15]. Bu yer adları üzerine Saadettin Gömeç tarafından “Şine Usu Yazıtında Geçen Yer Adları” ismiyle bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Dördüncü nokta ise yazıtta halkın sözü geçen hakanı kendini yönetmesi için layık bulmasından evvel Atalar Mezarlığında yapılan bir törenden bahsedilmesidir. Bu nokta ise atalar kültünü yansıtması ve diğer bir taraftan halk-hakan ilişkisi hakkında fikir verecek yapıda olması bakımından Türk Kültür Tarihi açısından önemlidir[16].
Taryat, bir diğer adıyla Terhin kitabesinin üç parçadan oluştuğu ve Moğol arkeolog Ts. Dorjsuren tarafından Moğol Halk Cumhuriyetinin Taryat bölgesindeki Terhingol ırmağının Tsagan-nur Gölüne döküldüğü yerin on iki kilometre batısında, Tarbagatay dağlarının iki kilometre güneyinde bulunduğu yazıt hakkında belirtilenler arasındadır[17].  Otuz satır olduğu ve 1969-70 yıllarında bulunduğu bilinen eserin Uygur Kağanı Moyunçur (Moyençu) tarafından 753 yılında dikitirildiği zikredilmiştir[18] ki bu durum Terhin Yazıtının doğu yüzündeki altıncı, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu satırların Şine-Usu Yazıtının kuzey yüzündeki altıncı, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu satırlar ile aynı olmasını ve Şine-Usu Yazıtındaki damgaların aynılarına Terhin Yazıtının türlü yerlerinde rast gelinmesini açıklar niteliktedir[19].  Yazıtın başında eski Türk hükümdarlarının adının sayılması ve bunların arasında BumınKaġan’ın da adının geçmesinin Saadettin Gömeç tarafından Uygurların başlangıçta kendilerini Göktürklerin devamı olarak kabul ettikleri şeklinde yorumlanması da yazıt hakkında bildirilmesi gerekenler arasındadır[20]. İlim camiasına S. G. Klyaştorny’nin “"Terhinskaya Nadpis", SovyetskayaTyurkologiya, No 3, Baku 1980”adlı eseri ile tanıtıldığı bildirilmiş olan yazıtın[21]Moyun Çor ve babasının savaşlarını anlattığı düşünülmektedir[22].
Karabalasagun Yazıtları ise diğer Uygur yazıtlarıdır. Bunların esasen üç tane olduğu bilinmektedir. Bir tanesinin okunabilen kısmı 5 satırdan ibaret olup[23] diğer yerleri okunamayacak derece tahrip olmuştur. Bu yazıtın bir de Çince yüzü olduğu bilinmektedir[24].Hotontsum’daki Serentey Irmağı kenarında bulunan 12 satır runik Türk yazısıyla yazılmış olan yazıt ise bir diğer yazttır ki malzemesi iri taneli granitten olup bugün Ulan Bator’daki Arkeoloji müzesinde bulunmaktadır. Üçüncü ve genel olara bilinen Karabalasagun yazıtının ise Çince, Soğtça Türkçe olarak üç dilli olduğu söylenmiş ve 810 yılında dikilmiş olabileceği bildirilmiştir[25]. Buna karşın Saadettin Gömeç 833 yılında diktirildiği görüşündedir[26]Alaaddin Atamelik Cüveynî’nin eserinde haber verdiği yazılı taşın bahsedilen üçüncü Karabalasagun Yazıtı olduğu yazıt hakkında ileri sürülenler arasındadır[27]. Toplamda 52 satır Türkçe yazısı bulunan[28]. KarabalasagunYazıtları’nın ayrıca dört noktada önemlidir. Bunlardan birincisi,üçüncü Karabalasagun Yazıtı olarak belirtilen yazıtın başında bu tengriken Ay Tengride Kut Bulmuş Alp Bilge Tengri Uygur Kaganıngbitigi[29] ibaresinin bulunmasıdır. Önceleri  “Tengride bo(u)lmuş/ Tengriteg Tengride bo(u)lmuş” gibi ibarelerin yerini “Ay Tengride kut bulmuş” ibaresinin alması Maniheizm etkilerinin iyiden iyiye görünmeye başladığını işaret eder niteliktedir. İkinci nokta ise kullanılan runik harflerin yazımlarının Orhun ve Yenisey yazıtlardakinden daha kıvrımlı ve estetik oluşudur ki bu açıdan diğer yazıtlardan ayrılır[30]. Üçüncü bir önemli nokta ise on iki satırlık olan yazıtta kut kelimesinin kullanılışı ile ilgilidir. Yazıtta “kut(u)m : yuyḳa: boltı : y(a)ġız : y(e)rde : yolım : ḳısġa : boltı[31] şeklinde geçen kısım “kutun” hayatı etkilediği, belki de insanı  koruduğu yönünde ir fikir geliştirmeye el verişli durmaktadır. Zira yuyka kelimesinin To(u)nyu(o)ku(o)k Yazıtında da kullanıldığı ve yufka anlamına geldiği bilinmektedir. Burada ise yufkadan kastedilen büyük ihtimalle incelik, zayıflık, in olmalıdır ki To(u)nyu(o)ku(o)k Yazıtında da bu anlamı karşılayacak şekilde kullanılmıştır. “ yuyka  kalın boslar toplaguluk alp ermiş, yinçğe yogın bolsar üzğülük alp ermiş [yufka kalın olur ise bükmesi zorlu imiş, ince kalın olsa parçalaması zorlu imiş][32].  Yani ilgi yer “kutum zayıfladı” şeklinde tercüme edilebilir ve hemen peşinden gelen kısım ise ölümü anlatan edebi bir kısımdır. Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde kutun hayatı etkilediği, insanı koruduğuna yönelik bir algının en azından bu yazıtın dikildiği tarihte Uygurlar arasında yer etmiş olduğu düşünülebilir.
Girişinden de anlaşılacağı üzere Suci Yazıtı da bir Uygur Yazıtır. Ar-Ashatu Dağı, Dolon Huduk civarındaki Sucin-dava’da[33]Ramsted tarafından 1900 yılında bulunmuş olup on bir satırdır[34]. Yazıtta geçen “ kutlug baga Tarkan üğe buyrukı men”[Kutlu Bağa Tarkan buyruklarının ügesi ben] kısmı yazıtın adına dikilmiş olan Boyla Kutlug Tarkan’ın hanedandan değil halk kökenli biri olduğunu gösterir. Kaşgarlı Mahmud’un “üge” sözünü halktan olan akıllı ve bilge adamlara verilen bir unvan ve “tigin”den rütbece düşük olarak belirtmesi bu fikri destekler niteliktedir[35].
Uygurlara ait olan son iki yazıt ise Şivet-Ulan Yazıtı ve Altın-Köl Yazıtı gibi gözükmektedir. Şivet-Ulan Yazıtının İlteriş KAğa’nın mezar külliyesi olduğu düşünülen bir buluntu merkezinde Ramsted tarafından bulunduğu[36], Materialienzu den Alt-türkischenInscriften der Mongolci" , Journal de la Societe Finno-Ougriemıe, 60/7, Helsinki 1912 adlı eserinde yayınlandığı ve sadece üç kelimesinin okunabildiği bilinmektedir.Uygur yazıtı olarak düşünülmesi ise muhtemelen bu üç kelimenin arasında okunabilen “Uygur” kelimesinin varlığındandır[37].Bir Hakas köylüsü tarafından[38]Abakan’ın sağ tarafında, Yudinaya ve Monok köyleri civarında bulunduğu söylenen[39]ve adını muhtemelen bir kilometre uzağında bulunduğu Altın-Köl’den alan yazıtların ikincisinin üç yüzünde üçer satır olmak üzere toplam dokuz yazılı satırı olduğu[40], diğerinin ise 8 yazılı satırı olduğu bilinmektedir[41]. Dokuzuncu yüzyıla tarihlenen yazıtlardan[42] II. yazıttaki “er erdem üçün töpöt kanka yalavaç bardım kelmedim” kısmı bilgileri yazıtın sahipleri ile Tibetlilerin arasında diplomatik ilişkilerin var olduğunu düşünmesini doğurmuştur[43].



[1]Ali Bademci, “Eski Türk Yazıtları’nda Tarih ve Sosyal Tarih Üzerine Bir Deneme”, I.Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu Bildirileri, 23-25 Ekim 2014 Zonguldak, s. 41.
[2]Gömeç, a.g.m., s. 67.                                                                                                                
[3]Bademci, a.g.m., s. 41.
[4]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[5]Kaşgarlı Mahmud, DîvânüLugâti’t Türk, çev.: S. Tuba Yurteser ve Seçkin Erdi, İstanbul 2007, s. 551-552.
[6]Sadettin Gömeç, “Terken ÜnvanıHakkıında”, Ankara Üniveristesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, II/17, Ankara 2010, s. 108-112.
[7]Tekin, “Yazıtları”,s. 30, 33.
[8]Hüseyin Yıldız, “Köktürk Harfli Uygur Bitigleri Üzerine İki Yeni Eser”, Dil Araştırmaları Dergisi, Ankara 2012, s. 192-193.
[9]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[10]Yıldız, a.g.m., s. 193.
[11]Sadettin Gömeç, “Kagan ve Katun”, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XVIII/29, Ankara 1996, s. 88; Alyılmaz, a.g.m., s.17.
[12]Gömeç, a”Kagan”., s. 68.
[13]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[14]Aydın, a.g.e., s. 21.
[15]Yazıtın transkripsiyonu ve tercümesi için bkz.: Orkun, a.g.e., s. 165-183.
[16]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[17]Talat Tekin, “Kuzey Moğolistan’da Yeni Bir Uygur Anıtı: Taryat (Terhin) Kitabesi”, Belleten, XLVI/184, 1992 Ankara, s. 798.
[18]A. BicanErcilasun, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Ankara 2004, s. 137.
[19]Tekin, a.g.m., s. 798.
[20]Saadettin Gömeç, “Terhin Yazıtının Tarihi Açıdan Değerlendirilmesi”, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XVII/28, Ankara 1995, s.  76.
[21]Gömeç, “Kaynakları”, s.69.
[22]Bican, a.g.e., .s 137.
[23]Ercilasun, a.g.e. s. 138-139.
[24]Orkun, a.g.e., s. 85.
[25]Ercilasun, a.g.e., s. 139
[26]Gömeç, “Kaynakları”, s. 69.
[27]Erhan Aydın, “Okunuşunun 120. Yılında Eski Türk Yazıtları ve Türk Runik Bibliyografyasında Son Durum”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 742, Ankara 2013, s. 76.
[28]Gömeç, “Kaynakları”, s. 69.
[29]Ercilasun,  a.g.e., s. 139.
[30]Bkz. Levent Alyap’ın makalesinde 6. Ve 7. Sayfalardaki tablolar: Levent Alyap, “Kök Türk Tipografisinin Yazılı Eserlerde Font Olarak Kullanımında Görsel Sanatlar Destekli Bilişim Teknolojisinden Yararlanma Ve Karabalgasun I Yazıtı Üzerine Font (Alyılmaz.Ttf) Denemesi”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Dergisi, I/3, İstanbul 2012, s. 6-7.
[31]Rsybek Alimov, “II. Karabalasagun Yazıtı”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, XII/4, Ankara 2015, s. 31.
[32]Orkun, a.g.e., s.104.
[33]Aynı eser, s. 155.
[34]Gömeç, “Kaynakları”, s. 69.
[35]Orkun, a.g.e., 156-158.
[36]Emel Esin, “İlteriş Kağan”, Erdem Dergisi, II/4, Ankara 1986, s. 178.
[37]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[38]Ercilasun, a.g.e., s. 152.
[39]Orkun, a.g.e., s. 511.
[40]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[41]Orkun, a.g.e., s. 104-105.
[42]Gömeç, “Kaynaklar”, s. 70; Erhan Aydın, Yenisey Yazıtları Nasıl Tarihlendirilebilir?”, TurkishStudies, VII/2, Ankara 2012, s. 166.
[43]Aydın, a.g.m., s. 166.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Genel Türk Tarihi Hakkında Bilgi Veren Bazı Seyahatnameler

Fa Hsien Seyahatnamesi: Fa hisen 337-422 yılları arasında yaşadığı bilinen Çinli bir rahiptir. Üç ağabeyinin olduğu bilimekle beraber ağabe...