1.1.Uygur
Yazıtları
Uygurlara ait olduğu söylenen[1] Aru
Han yazıtının Moğolistan’ın Bulgan şehri yakınlarında bulunduğu bilinmektedir[2]. 1962 yılında ilim âlemine tanıtıldığı
anlaşılan yazıt[3]
üç satırdan oluşmakta olmakla birlikte Uygurların ilk dönemine ait olduğu
düşünülmektedir[4].
Aru Han yazıtının Türk Kültür Tarihi açısından az içeriğine ters orantılı bir
önemi olmalıdır. Bu önemi ise Kaşgarlı Mahmud’un Müslüman olmayan Türklerde
bilge bir adamı ve dindar bir adamı tasvir için kullanılan bir kelime olarak
tanımladığı[5]
ve tarihte Türk yöneticileri tarafından kullanıldığı bilinen trengriken sözünün bir katun için
kullanılmış olmasıdır. Gömeç’in bahsedilen husus hakkında verdiği bilgilere
bakıldığında bilge unvanın da hem
hakanlar tarafından hem onların eşleri tarafından kullanıldığı ve bir süre
sonra bilge ünvanının tengriken ünvanına dönüştüğü ve hem
hakan hem katun için kullanılmış olduğu görülür. Bilgeliğin de hakanlık için
Türkler de aranan bir özellik olduğu ve bu bilge anlamına gelen ünvanların hem
hakan hem katun için kullanılması Türklerde kadının yerini göstermesi açısından
önemlidir[6]. Bu
durum Bilge Kagan’ın Orhun Abidelerinde kardeşi Kültigin’in annesinin kutu
sayesinde er ismine kavuştuğunu ve abidenin farklı bir yerinde Tanrının sadece
babasını değil annesi İl Bilge Hatunu da tepesinden tutup yukarı götürdüğünü
söylemesi[7] ile
birlikte düşünülürse hakanın eşinin de devlet üzerindeki otoritesinin ve saygınlığının
hakandan çok da geri kalır bir durumunun olmadığı gözlenebilir. Aru Han
yazıtının bahsedilen kısmı işte bu fikri ayrıca destekleyen bir örnek olması
açısından Türk Kültür Tarihi açısından ayrıca bir öneme sahiptir denilebilir.
Osman Mert ve Erhan Aydın’a göre
Uygur Yazıtları arasında olduğu düşünülmemesine rağmen[8]
Saadettin Gömeç[9]
ve Ahmet Bican Ercilasun[10]
tarafından Uygur Yazıtları arasında olduğu kabul edilen Sevrey Yazıtının Soğut harfleriyle
yazılmış olması ve yazıtça doğrudan Soğutça kelimelerin görünmüş olması[11]
Uygur dönemi için artık Göktürk yazısından kopularak Soğdça menşeli olan Uygur
alfabesinin geliştirilmeye başlanmış olduğunu işaret eder niteliktedir. İlk iki
satırının okunamaz olduğu söylenmiş olan yazıt toplamda yedi satırdır ve Uygur
hükümdarı Bögü’ye ait olduğu düşünülmektedir[12].
Üzerine ilk çalışmayı G.J.Ramstedt’in
“ZweiUigurischeRuneninschriften in der Nord-Mongolei (Aufgefundenund mit
Transskription) adlı eserinde ve ikinci
çalışmayı H. Namık Orkun’un Türk
Yazıtları adlı eserinde yaptığı Şine Usu Yazıtının Uygur yazıtları arasında
en geniş içeriğe sahip olduğu zikredilmiştir. Yazıtın Uygur Kağanı Moyen-Çur’a
ait olduğu belirtilmiş olmakla birlikte yazıtta Moyen-Çur’un babasının
döneminden itibaren süre gelen tarihi olaylar hakkında bilgi vardır[13].
Toplamda elli satır yazının bulunduğu yazıtın 759 ya da 760 yılında dikildiği
düşünülmektedir ve yazıtın Arhangay Armag’ın Hayrhan Sum ve Bulgan Aymag’ın
Sayhan Sum ile kesiştiği yer olan MogynŞine-Us bölgesinde bulunduğu söylenmiştir[14]. Yazıtın
içeriği, incelendiğinde dört noktada ayrıca dikkat çeker. Bunlardan ilki zengin
içeriğinden dolayı üslubunu incelemenin daha kolay olmasından dolayı artık
Türklerde bir yazın geleneği oluştuğu hem yazıtın girişindeki cümlelerden hem de
metin içinde kullanılan bazı ibarelerden fark edilebilmektedir( bir örnek
vermek gerekirse iş güç vermek deyimi). İkinci nokta ise yazıtta Türklerden
bashedilerken sanki yazıtın sahiplerinin kendilerinin Türk olmadıklarını
düşündükleri yönünde fikir uyandıracak söylemlerin kullanılmış olmasıdır.
Üçüncü nokta ise yazıtta yer adlarının yoğun bir şekilde var olmasıdır[15]. Bu
yer adları üzerine Saadettin Gömeç tarafından “Şine Usu Yazıtında Geçen Yer
Adları” ismiyle bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Dördüncü nokta ise yazıtta
halkın sözü geçen hakanı kendini yönetmesi için layık bulmasından evvel Atalar
Mezarlığında yapılan bir törenden bahsedilmesidir. Bu nokta ise atalar kültünü yansıtması ve diğer bir
taraftan halk-hakan ilişkisi hakkında fikir verecek yapıda olması bakımından
Türk Kültür Tarihi açısından önemlidir[16].
Taryat, bir diğer adıyla Terhin
kitabesinin üç parçadan oluştuğu ve Moğol arkeolog Ts. Dorjsuren tarafından Moğol
Halk Cumhuriyetinin Taryat bölgesindeki Terhingol ırmağının Tsagan-nur Gölüne
döküldüğü yerin on iki kilometre batısında, Tarbagatay dağlarının iki kilometre
güneyinde bulunduğu yazıt hakkında belirtilenler arasındadır[17]. Otuz satır olduğu ve 1969-70 yıllarında
bulunduğu bilinen eserin Uygur Kağanı Moyunçur (Moyençu) tarafından 753 yılında
dikitirildiği zikredilmiştir[18] ki bu
durum Terhin Yazıtının doğu yüzündeki altıncı, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu
satırların Şine-Usu Yazıtının kuzey yüzündeki altıncı, sekizinci, dokuzuncu ve
onuncu satırlar ile aynı olmasını ve Şine-Usu Yazıtındaki damgaların aynılarına
Terhin Yazıtının türlü yerlerinde rast gelinmesini açıklar niteliktedir[19]. Yazıtın başında eski Türk hükümdarlarının
adının sayılması ve bunların arasında BumınKaġan’ın da adının geçmesinin
Saadettin Gömeç tarafından Uygurların başlangıçta kendilerini Göktürklerin
devamı olarak kabul ettikleri şeklinde yorumlanması da yazıt hakkında
bildirilmesi gerekenler arasındadır[20].
İlim camiasına S. G. Klyaştorny’nin “"Terhinskaya
Nadpis", SovyetskayaTyurkologiya, No 3, Baku 1980”adlı eseri ile
tanıtıldığı bildirilmiş olan yazıtın[21]Moyun
Çor ve babasının savaşlarını anlattığı düşünülmektedir[22].
Karabalasagun Yazıtları ise diğer
Uygur yazıtlarıdır. Bunların esasen üç tane olduğu bilinmektedir. Bir tanesinin
okunabilen kısmı 5 satırdan ibaret olup[23]
diğer yerleri okunamayacak derece tahrip olmuştur. Bu yazıtın bir de Çince yüzü
olduğu bilinmektedir[24].Hotontsum’daki
Serentey Irmağı kenarında bulunan 12 satır runik Türk yazısıyla yazılmış olan
yazıt ise bir diğer yazttır ki malzemesi iri taneli granitten olup bugün Ulan
Bator’daki Arkeoloji müzesinde bulunmaktadır. Üçüncü ve genel olara bilinen
Karabalasagun yazıtının ise Çince, Soğtça Türkçe olarak üç dilli olduğu
söylenmiş ve 810 yılında dikilmiş olabileceği bildirilmiştir[25].
Buna karşın Saadettin Gömeç 833 yılında diktirildiği görüşündedir[26]Alaaddin
Atamelik Cüveynî’nin eserinde haber verdiği yazılı taşın bahsedilen üçüncü
Karabalasagun Yazıtı olduğu yazıt hakkında ileri sürülenler arasındadır[27].
Toplamda 52 satır Türkçe yazısı bulunan[28].
KarabalasagunYazıtları’nın ayrıca dört noktada önemlidir. Bunlardan birincisi,üçüncü
Karabalasagun Yazıtı olarak belirtilen yazıtın başında bu tengriken Ay Tengride Kut Bulmuş Alp Bilge Tengri Uygur
Kaganıngbitigi[29]
ibaresinin bulunmasıdır. Önceleri
“Tengride bo(u)lmuş/ Tengriteg Tengride bo(u)lmuş” gibi ibarelerin
yerini “Ay Tengride kut bulmuş” ibaresinin alması Maniheizm etkilerinin iyiden
iyiye görünmeye başladığını işaret eder niteliktedir. İkinci nokta ise kullanılan
runik harflerin yazımlarının Orhun ve Yenisey yazıtlardakinden daha kıvrımlı ve
estetik oluşudur ki bu açıdan diğer yazıtlardan ayrılır[30].
Üçüncü bir önemli nokta ise on iki satırlık olan yazıtta kut kelimesinin kullanılışı ile ilgilidir. Yazıtta “kut(u)m : yuyḳa: boltı : y(a)ġız : y(e)rde :
yolım : ḳısġa : boltı”[31]
şeklinde geçen kısım “kutun” hayatı etkilediği, belki de insanı koruduğu yönünde ir fikir geliştirmeye el
verişli durmaktadır. Zira yuyka
kelimesinin To(u)nyu(o)ku(o)k Yazıtında da kullanıldığı ve yufka anlamına
geldiği bilinmektedir. Burada ise yufkadan kastedilen büyük ihtimalle incelik, zayıflık,
in olmalıdır ki To(u)nyu(o)ku(o)k Yazıtında da bu anlamı karşılayacak şekilde kullanılmıştır.
“ yuyka
kalın boslar toplaguluk alp ermiş, yinçğe yogın bolsar üzğülük alp ermiş
[yufka kalın olur ise bükmesi zorlu imiş, ince kalın olsa parçalaması zorlu
imiş][32]. Yani ilgi yer “kutum zayıfladı” şeklinde
tercüme edilebilir ve hemen peşinden gelen kısım ise ölümü anlatan edebi bir
kısımdır. Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde kutun hayatı etkilediği, insanı
koruduğuna yönelik bir algının en azından bu yazıtın dikildiği tarihte Uygurlar
arasında yer etmiş olduğu düşünülebilir.
Girişinden de anlaşılacağı üzere
Suci Yazıtı da bir Uygur Yazıtır. Ar-Ashatu Dağı, Dolon Huduk civarındaki
Sucin-dava’da[33]Ramsted
tarafından 1900 yılında bulunmuş olup on bir satırdır[34].
Yazıtta geçen “ kutlug baga Tarkan üğe buyrukı
men”[Kutlu Bağa Tarkan buyruklarının ügesi ben] kısmı yazıtın adına
dikilmiş olan Boyla Kutlug Tarkan’ın hanedandan değil halk kökenli biri
olduğunu gösterir. Kaşgarlı Mahmud’un “üge” sözünü halktan olan akıllı ve bilge
adamlara verilen bir unvan ve “tigin”den rütbece düşük olarak belirtmesi bu
fikri destekler niteliktedir[35].
Uygurlara ait olan son iki yazıt
ise Şivet-Ulan Yazıtı ve Altın-Köl Yazıtı gibi gözükmektedir. Şivet-Ulan
Yazıtının İlteriş KAğa’nın mezar külliyesi olduğu düşünülen bir buluntu
merkezinde Ramsted tarafından bulunduğu[36], Materialienzu den Alt-türkischenInscriften
der Mongolci" , Journal de la Societe Finno-Ougriemıe, 60/7, Helsinki 1912
adlı eserinde
yayınlandığı ve sadece
üç kelimesinin okunabildiği bilinmektedir.Uygur yazıtı olarak düşünülmesi ise
muhtemelen bu üç kelimenin arasında okunabilen “Uygur” kelimesinin
varlığındandır[37].Bir
Hakas köylüsü tarafından[38]Abakan’ın
sağ tarafında, Yudinaya ve Monok köyleri civarında bulunduğu söylenen[39]ve
adını muhtemelen bir kilometre uzağında bulunduğu Altın-Köl’den alan yazıtların
ikincisinin üç yüzünde üçer satır olmak üzere toplam dokuz yazılı satırı olduğu[40],
diğerinin ise 8 yazılı satırı olduğu bilinmektedir[41]. Dokuzuncu
yüzyıla tarihlenen yazıtlardan[42] II.
yazıttaki “er erdem üçün töpöt kanka yalavaç
bardım kelmedim” kısmı bilgileri yazıtın sahipleri ile Tibetlilerin
arasında diplomatik ilişkilerin var olduğunu düşünmesini doğurmuştur[43].
[1]Ali Bademci, “Eski Türk
Yazıtları’nda Tarih ve Sosyal Tarih Üzerine Bir Deneme”, I.Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu
Bildirileri, 23-25 Ekim 2014 Zonguldak, s. 41.
[2]Gömeç, a.g.m., s. 67.
[3]Bademci, a.g.m., s. 41.
[4]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[5]Kaşgarlı Mahmud, DîvânüLugâti’t Türk, çev.: S. Tuba
Yurteser ve Seçkin Erdi, İstanbul 2007, s. 551-552.
[6]Sadettin Gömeç, “Terken
ÜnvanıHakkıında”, Ankara Üniveristesi Dil
ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, II/17, Ankara 2010, s.
108-112.
[7]Tekin, “Yazıtları”,s. 30, 33.
[8]Hüseyin Yıldız, “Köktürk Harfli
Uygur Bitigleri Üzerine İki Yeni Eser”, Dil
Araştırmaları Dergisi, Ankara 2012, s. 192-193.
[9]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[10]Yıldız, a.g.m., s. 193.
[11]Sadettin Gömeç, “Kagan ve Katun”,
Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları
Dergisi, XVIII/29, Ankara 1996, s. 88; Alyılmaz, a.g.m., s.17.
[12]Gömeç, a”Kagan”., s. 68.
[13]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[14]Aydın, a.g.e., s. 21.
[15]Yazıtın transkripsiyonu ve
tercümesi için bkz.: Orkun, a.g.e.,
s. 165-183.
[16]Gömeç, a.g.m., s. 68.
[17]Talat Tekin, “Kuzey Moğolistan’da
Yeni Bir Uygur Anıtı: Taryat (Terhin) Kitabesi”, Belleten, XLVI/184, 1992 Ankara, s. 798.
[18]A. BicanErcilasun, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili
Tarihi, Ankara 2004, s. 137.
[19]Tekin, a.g.m., s. 798.
[20]Saadettin Gömeç, “Terhin
Yazıtının Tarihi Açıdan Değerlendirilmesi”, Ankara
Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, XVII/28, Ankara 1995, s. 76.
[21]Gömeç, “Kaynakları”, s.69.
[22]Bican, a.g.e., .s 137.
[23]Ercilasun, a.g.e. s. 138-139.
[24]Orkun, a.g.e., s. 85.
[25]Ercilasun, a.g.e., s. 139
[26]Gömeç, “Kaynakları”, s. 69.
[27]Erhan Aydın, “Okunuşunun 120.
Yılında Eski Türk Yazıtları ve Türk Runik Bibliyografyasında Son Durum”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, S.
742, Ankara 2013, s. 76.
[28]Gömeç, “Kaynakları”, s. 69.
[29]Ercilasun, a.g.e.,
s. 139.
[30]Bkz. Levent Alyap’ın makalesinde
6. Ve 7. Sayfalardaki tablolar: Levent Alyap, “Kök Türk Tipografisinin Yazılı
Eserlerde Font Olarak Kullanımında Görsel Sanatlar Destekli Bilişim
Teknolojisinden Yararlanma Ve Karabalgasun I Yazıtı Üzerine Font (Alyılmaz.Ttf)
Denemesi”, Uluslararası Türkçe Edebiyat
Kültür Dergisi, I/3, İstanbul 2012, s. 6-7.
[31]Rsybek Alimov, “II. Karabalasagun
Yazıtı”, Modern Türklük Araştırmaları
Dergisi, XII/4, Ankara 2015, s. 31.
[32]Orkun, a.g.e., s.104.
[33]Aynı eser, s. 155.
[34]Gömeç, “Kaynakları”, s. 69.
[35]Orkun, a.g.e., 156-158.
[36]Emel Esin, “İlteriş Kağan”, Erdem Dergisi, II/4, Ankara 1986, s.
178.
[37]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[38]Ercilasun, a.g.e., s. 152.
[39]Orkun, a.g.e., s. 511.
[40]Gömeç, “Kaynakları”, s. 70.
[41]Orkun, a.g.e., s. 104-105.
[42]Gömeç, “Kaynaklar”, s. 70; Erhan
Aydın, Yenisey Yazıtları Nasıl Tarihlendirilebilir?”, TurkishStudies, VII/2, Ankara 2012, s. 166.
[43]Aydın, a.g.m., s. 166.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder